12 Ağustos 2016 Cuma

Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 6. Günün Ardından


Erkekler bireysel karışıkta spor tarihinin en büyük rekabetlerinden birinin sonuna şahit olduk: 12 yıllık, 4 olimpiyattır devam eden PhelpsLochte rekabetinin sonuna. Olimpiyat tarihinde en fazla madalya alan iki erkek sporcunun son düellosuydu bu. Çok da heyecanlı bir yarış oldu. Yarıştan önce de Lochte kendi hesabında bu fotoğrafı paylaşıp altına da "son bir kez" yazmıştı.


Michael Phelps hem Ryan Lochte’yi geçmek hem de dünya rekoru kırmak istediğini söylemişti yarış öncesi. Phelps-Lochte arasındaki çekişme ile başlayan yarış son kısımda çok farklı bir hale büründü ve benim pek de tahmin etmediğim bir şekilde bitti. Son bölümde çok iyi atak yapana Phelps rakipleriyle arasını açtı ve rahat bir şekilde kazandı. Phelps dünya rekoru kıramasa da 1:54.66 ile yılın en iyi derecesini yaparak 2016 Rio’daki 4. ve toplamda ise 22. altın madalyasını kazandı. Bu Phelps'in bireysel karışıkta üst üste kazandığı 4. altınıydı ve böylece Phelps bir branşta üst üste 4 olimpiyatta da altın kazanan ilk yüzücü olmayı başardı.


Ryan Lochte ise son bölümde gelen ataklara cevap veremedi ve çok geri düştü. Yarışı 5. sırada bitirince de madalya kürsüsünden uzak kaldı ve son kez bireysel madalya kazanma şansını harcadı. Lochte’nin bu kadar geri düşmesini hiç beklemiyordum çünkü aslında iyi de gidiyordu ama son kısım gerçekten çok kritikti.


Kadınlar 200 metre kurbağalama finali ise olimpiyatların en çok tartışılan sporcularından biri olan Yulia Efimova’nın muhteşem performansına sahne oldu. Tıpkı elemelerde ve yarı finalde olduğu gibi Efimova geriden götürdüğü yarışın son kısımlarından inanılmaz bir atak yaptı ancak ilk sıradaki Rie Kaneto onun öne geçmesine izin vermedi. Kaneto ilk madalyasını kazanırken olimpiyat boyunca çok yuhalanan Efimova da bu sefer ödül töreninde daha az tepkiyle karşılaştı.


Kadınlar 100 metre serbest finali ise iki rekora birden sahne olması nedeniyle uzun süre unutulmayacak yarışların arasına girdi. Simone Manuel ve Penny Oleksiak 52.70’lik dereceleriyle olimpiyat rekoru kırdılar ve ilk sırayı paylaştılar. 20 yaşındaki Manuel, katıldığı ilk olimpiyatında yüzmede altın madalya kazanarak bunu başaran ilk siyah sporcu oldu. Gecenin bir başka rekoru da Kanadalı Penny Oleksiak'tan geldi. Olimpiyat rekorunu ve altın madalyayı Manuel ile paylaşan Oleksiak, 21. yüzyılda doğan ve olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk sporcu olarak tarihe geçti.


Günün asıl olayı ise artistik jimnastik kadınlar bireysel genel değerlendirmeydi. Her takımdan ikişer sporcunun katıldığı bireysel finallerine de takım finallerini kazanan Amerikalı sporcular damga vurdu. The Final Five adındaki takımın kaptanı Aly Raisman ve artistik jimnastiğin süper yıldızı Simone Biles büyüleyici performanslar sergilerken Rus Aliya Mustafina da oldukça müthiş performans sergiledi. Simone Biles 62,138 puanla beklendiği rakiplerini geride bırakarak altın madalya elde ederken takım arkadaşı Alexandra Raisman 60.098 puanla gümüş madalya, Rus Aliya Mustafina ise 58.665 puanla bronz madalya kazandı. Çok çekişmeli geçen finallerde son sıralama yer hareketlerine kadar tam olarak belirlenemedi diyebilirim.


2012 Londra’da bireysellerde bronz madalya kazanan Aliya Mustafina ilk iki rotasyon sonrası liderdi. Özellikle de en iyi olduğu asimetrik barda sergilediği muhteşem performans sayesinde. Ancak denge aletinde sakatlığının etkilerini hissedince çok iyi bir puan alamadı ve Biles’dan da muhteşem performans gelince liderliği ona kaptırmış oldu. Sonrasında da Biles’ın açık ara iyi olduğu alanlara sıra gelince ilk sırayı bir daha geri alamadı. İkinci sırayı ise Aly Raisman’a son rotasyon olan yer hareketlerinin ardından kaptırdı ve bu şekilde üst üste ikinci bronz madalyasını elde etti. Sıralamasını koruyamasa da Mustafina tıpkı Biles ve Raisman gibi tüm genç jimnastikçilere örnek olacak duruşa, tavırlara sahipti.


Rio’ya bir efsane olmuş şekilde gelen Simone Biles ise katıldığı her alanda favoriydi diyebiliriz bence. En son 3 yıl önce Kyla Ross’un ardından bir yarışmada ikinci olan Biles, o günden beri tam 10 tane dünya şampiyonluğu kazanarak belki de tüm zamanların en iyisi olduğunu göstermişti herkese. Sadece 3 yılda 10 dünya şampiyonluğu kazanan Biles sadece 19 yaşında ve burada da harikalar yaratmaya, yer çekimi kanunlarına meydan okumaya devam ediyor.



Şimdiden bir efsane olarak görülen Biles takım finallerinde harika bir iş çıkarmıştı ve bireysellerde de beklendiği gibi muhteşemdi. Denge aleti ve atlama masasında her zamanki gibi harikaydı. En kötü olduğu branş asimetrik barlarda da kariyerinin en iyi performanslarından birini göstermişti. En son ise sıra en iyi olduğu branşa, yer hareketlerine gelmişti. Kendi adını alan meşhur “The Biles” hareketiyle açtığı serisini inanılmaz bir performansla hatasız olarak sunduğunda ise herkes onun neden en iyi olduğunu net bir şekilde görmüş oldu. (Biles'ın yer hareketleri serisini üstteki videodan, finaldeki diğer performanslarını ise alttaki videodan izleyebilirsiniz, özellikle yer hareketleri serisine bir bakın derim.)


2016 Rio’da beni en çok heyecanlandıran ve mutlu eden şeylerden biri ise Aly Raisman’ın çok hak ettiği olimpiyat madalyasına sonunda kavuşması oldu. Raisman 4 sene önce Londra’da da bireysel finallerinde mücadele etmişti ve benim onunla tanışmam da o finaller sayesinde olmuştu. O zaman 18 yaşında olan Raisman, yine takımının en yaşlı üyesi ve şimdiki gibi kaptanıydı, hatta takım arkadaşları da ona yaşam tarzı ve yaşından dolayı “Büyükanne Aly” lakabını takmışlar. 2012 Londra’da Raisman üyesi olduğu Fierce Five adına sahip olan o müthiş ABD jimnastik takımının tüm üyeleri insanı kendine hayran bırakacak muhteşem performanslara imza atmışlardı ancak Aly Raisman’ın yeri benim için daha o zamandan çok ayrı olmuştu.


2012 Londra’da Fierce Five’la bir altın kazanan Raisman, sonrasında ise harika ötesi bir seri ile yer hareketlerinde de altın kazanmıştı. Ancak bireysel finallerde çok şanssız bir şekilde kürsü dışında kalmıştı. Raisman’ın elde ettiği 59.566’lık puan ile Aliya Mustafina’nın puanı aynıydı ancak bu durumda ikisine de bronz vermek yerine eşitliği bozacak bir kurala başvuruldu ve bunda kaybeden Raisman oldu. Çok hak ettiği bu madalyadan böyle şanssız bir şekilde uzak kalması beni çok üzmüştü, ancak Rio’daki muhteşem performansıyla daha 4 sene önceden çok hak ettiği yerde, kürsüdeydi Raisman. Hem de gümüş madalya ile.


Kişiliği, tavrı ve muhteşem performansıyla Rio’da da beni kendine hayran bırakan Raisman’ın bu madalyası aslında birçok açıdan çok anlamlı ve özeldi. Raisman 2012 Londra Olimpiyatları’nın ardından jimnastiğe bir süre ara vermişti ki jimnastikte ara vermek herhangi bir sporda ara vermekten çok daha zordur. Ancak Raisman jimnastiğe verdiği aranın ardından kendini sadece Londra’daki seviyesine getirmekle kalmadı, daha da geliştirdi. Rio’daki finallerde denge aleti ve yer hareketlerinde kariyerinin en iyi performanslarını izlemiş olabiliriz belki de. Gerçekten onun için çok özel bir akşam oldu bence, muhteşem geri dönüşünü gümüş madalyayla taçlandırmış oldu. Bu da aslında Simone Biles’lı bir olimpiyatta en iyi olmakla eşdeğer görülebilir çünkü Biles dünya dışından gelmiş gibi, herkesin çok ötesinde performanslar ortaya koyuyor uzun zamandır. (Raisman'ın finaldeki tüm performanslarını ise bu videodan izleyebilirsiniz.)


En iyi olduğu yer hareketlerinde bile kendini çok geliştirdiğini görebiliyordunuz. Yer hareketlerine gelirken Raisman’ın sırası tam olarak belli değildi. Ancak denge aletindeki müthiş performansıyla Mustafina karşısında bir avantaj yakalamıştı. En iyi olduğu alanda, yer hareketlerinde ise kapanışı yapacaktı ve benim gördüğüm en inanılmaz serilerden biri geldi ondan. Tek kelimeyle muhteşemdi. Londra’da altın kazandığı performansından bile daha iyiydi. Bu serinin bitişiyle birlikte ise gümüş madalyayı garantilediğini anlayan Raisman’ın gözleri dolmuştu. Bu an tüm zorlu çalışmalarının, verdiği tüm emeğin ve müthiş geri dönüşünün taçlandığı ve herkese ne kadar muhteşem olduğunu gösterdiği andı. Tüm dünya onun 22 yaşındaki bu halinin 18 yaşındaki halinden çok daha iyi olduğunu görmüştü.



Simone Biles’ı bana göre de tüm zamanların en iyisi çünkü resmen mükemmeliyetin jimnastikteki anlamı gibi. Ayrıca tüm zamanların en dominant jimnasikçisi de, dünya şampiyonası tarihinin en iyisi olduğu kesin zaten çünkü ondan daha çok madalyaya sahip bir isim yok şampiyona tarihinde. Hem onu hem de Aly Raisman’ı çok sevsem de sanırım Raisman’ın yeri benim için biraz daha ayrı olacak hep sanırım. Bunu burada daha iyi anladım. Onun serilerinin izlerken yerinde duramayan ailesi gibi hissediyorum ben de onu her izlediğimde neredeyse. Beni en az Biles kadar, hatta belki biraz daha fazla heyecanlandırıyor her performansı. Belki de Londra’dan kalan bir etkidir bu. Simone Biles en iyi belki ama benim favorim Aly Raisman hala.


Biles’ın bireysel finallerin ardından çok yakın arkadaşı olan Raisman hakkında dedikleri de çok güzeldi. Biles şunları söylemiş: “Aly’nin gümüşü beni kendi altınımdan daha çok gururlandırdı. O geri dönüşü boyunca gerçekten çok çalıştı. Benim rol modellerimden de biri ve onun yerine başka biriyle kürsüyü paylaşmayı tercih etmezdim. Onun için kendime sevindiğimden daha çok sevindim.” Biles’ın bu sözleri de onun muhteşem bir jimnastikçi olmasının yanında muhteşem bir karaktere de sahip olduğunu gösteriyor bence. Raisman’ın diğer arkadaşlarından da buna benzer güzel sözler geldi onun için, gerçekten takımda çok sevilen ve örnek alınan biri Raisman. O da takım arkadaşlarını çok destekliyor ve Biles hakkında da hep harika şeyler söylemeye devam ediyor. Mesela yüzmede Katie Ledecky ne kadar dominantsa Simone Biles da jimnastikte o kadar dominant ve geçilmez diyerek onun ne kadar ayrı bir seviyede olduğunu o da belirtmişti.


Simone Biles’ın belki de tüm zamanların en iyi jimnastikçisi ünvanını aldığı, Aly Raisman’ın da olimpiyat tarihine girecek muhteşem bir performansla müthiş geri dönüşünü taçlandırdığı harika bir gece olmuştu. Böylece süper yıldız Simone Biles ve takım arkadaşı olan Aly Raisman, çok hak ettikleri madalyalarını aldılar. Ancak gecenin en güzel anı bana göre çok yakın iki arkadaş olan bu ikilinin sıralamalar açıklandıktan sonraki bu tatlı halleriydi. Gerçekten çok güzel bir arkadaşlıkları var.


Böyle görüntüler de beni çok mutlu ediyor. Bu muhteşem ikili her ne kadar rakip olsalar da çok yakın iki arkadaşlar da ve ikisi de gerçekten çok tatlı ve pozitif enerjililer. Bu harika kişiliklerinin daha da iyi anlaşıldığı bu gecede birbirlerine olan saygılarını ve sevgilerini hem davranışlarıyla hem de sözleriyle gösterdiler herkese. Sporun ve olimpiyatların güzelliklerinden de bir örnek bu aslında. Her ikisine de tebrikler ve her şey için teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder