14 Şubat 2016 Pazar

Kesinlikle İzlemelisin: Deadpool (2016) [Alternatif İnceleme]


Çok uzun süren bir bekleyişin ardından eğlenceli, komik, geveze ve bir o kadar da küfürbaz olan anti-kahraman Deadpool’u sonunda beyaz perdede izleyebildik. Tim Miller’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmde karizmatik kahramanımızı ise daha önce X-Men Origins: Wolverine filminde de karaktere hayat vermiş olan Ryan Reynolds canlandırıyor. Film nasıldı derseniz, tek kelime ile mükemmel olmuş. Yani bir Deadpool filminden ne beklerseniz bu filmde onu buluyorsunuz ki benim gibi Deadpool hayranlarının tek istediği de buydu bence. Filmin en önemli özelliği ise son zamanda Hollywood’u eleştiren Hollywood filmleri yapısında olması yani süper kahraman filmlerini (tabi bunun yanında başka birçok şeyi de) eleştirmesiydi. Bu benim filmin en sevdiğim yönüydü. Bunlara ek olarak ise daha çıkmadan yayınlanan video, fragman ve resimleriyle bizi eğlendirmeyi başarmıştı da. (Buradan sonra bazı spoiler’lar olacak, ben sizi şimdiden uyarayım.)



Öncelikle her zamanki gibi konudan bahsedeyim kısaca. Konu çok basitti aslında hatta çok kısa bir şekilde de anlatılırdı. Ana karakterimiz Wade Wilson (Ryan Reynolds) kansere yakalanır ve artık normal yöntemlerle tedavi olması mümkün değildir. Sonra kim olduğu bilinmeyen bir adam ona gelir ve onu iyileştirebileceğini söyler, o da hem hayatta kalmak hem de sevgilisi Vanessa’dan (Morena Baccarin) ayrılmamak amacıyla bu tedaviyi kabul eder. Weapon X adı verilen bu programda kendisi üzerinde bir dizi deney yapılır. E tabi sizin de tahmin edeceğiniz gibi işler pek yolunda gitmez ve Wilson artık tamamen iyileşse hatta bazı özellikler kazanmış olsa da çok farklı bir fiziksel görüntüye sahiptir. Sevgilisinin onu bu şekilde istemeyeceğini düşünen Wilson, Deadpool kılığında onu bu hale getiren adamın yani Ajax (Ed Skrein) peşine düşer. Sonunda da adamı bulur ve öldürür işte. Hani daha önce görmediğimiz bir şey yok burada. Peki filmi diğer filmlerden ayıran ve bu kadar iyi yapan ne? Detayları tabii ki de.


Filmdeki ana karakterimiz Deadpool kendi de dahil olmak üzere her şey ile dalga geçen bir karakter, ciddiyim aklınıza gelebilecek her şeyle ilgili gönderme vardı filmde. Ben biraz daha X-Men ağırlıklı göndermeler olacağını düşünmüştüm filme girerken sonuçta pek oraya bağlı olmasa da oraya bağlı bir karakter Deadpool. Ancak filmde popüler kültür başta olmak üzere bir sürü şeye gönderme vardı. Bunu da daha filmin zekice yapılmış ve benim çok sevdiğim açılışından anlıyoruz zaten. Yapımcılar Deadpool’un ne olduğunun çok farkındalar ki o açılış sahnesinde yönetmen, yapımcı ve kendisi de dahil olmak üzere oyuncularla dalga geçiliyor. Bir sürü Hollywood ve süper kahraman klişesi ile dalga geçen Deadpool bunu da oldukça komik ve eğlenceli bir şekilde yapıyor.


Filmde yapılan göndermelerin başında gelen Wolverine göndermeleri de bir ayrı eğlenceliydi. Daha önce de dediğim gibi X-Men Origins: Wolverine de Deadpool’u ilk kez görmüştük ve yine Ryan Reynolds canlandırmıştı. Bugün bu filmin çıkmasının en önemli nedenlerinden biri de orada Reynolds’ın Deadpool’unun çok sevilmesidir muhtemelen. Yani bir nevi Wolverine olmasa Deadpool da olmazdı diyebiliriz. Filmdeki Wolverine göndermelerini gerçekten çok, çok sevdim. Aşırı komiktiler. Polverine olayı, Hugh Jackman maskesi, Hugh Jackman’ın kapağında yer aldığı dergi ve bir de tabii Origins’in sonunda Deadpool’un ağzının kapalı olmasına yapılan güzel bir gönderme vardı. Bunlar benim filmde en çok eğlendiğim ve sevdiğim göndermelerdenlerdi açıkçası.


Deadpool denince akla ilk gelen şeylerden biri de Chimichanga’dır şüphesiz ki ve filmde kesin olur diye düşünmüş de olabilirsiniz tıpkı benim gibi ancak yoktu maalesef. Ama en azından bir yerde Chimichanga yapalım demişti yani en azından bir yerde bahsi geçti Chimichanga’nın. Gelelim Deadpool’un sevdiği bir başka şeye: Hello Kitty. Bakın Chimichanga’nın aksine o filmde vardı. Deadpool gerçekten Hello Kitty’i seviyor hatta twitter hesabına baktıysanız görürsünüz ki takip ettiği tek hesap Hello Kitty. Biliyorum komik gelecek ama Hello Kitty filmde vardı yani hem de bir sürü şeyde: eşyalarını koyduğu sırt çantasında, dudak parlatıcısında ve daha bir sürü yerde. Stüdyo tarafından yönetilen bu hesaptan da tüm ekibin Deadpool’u nasıl iyi anladığı gösteriyor aslında.


Şimdi de gelelim X-Men göndermelerine, tahmin edersiniz ki çokça vardı. Burada fark ettiğiniz gibi Wolverine’i ayrı tuttum çünkü onun yeri gerçekten de çok ayrıydı filmde. Mesela filmde Xavier’ın (X-Men filmlerinde gördüğümüz) malikanesi vardı. Deadpool oraya gittiğinde kapıyı tabii ki filmde ki karakterlerimizden biri açıyordu ve bununla ilgili de minik ve çok komik bir gönderme yapıldı Deadpool tarafından. Ayrıca Xavier’la ilgili Deadpool’un Stewart mı yoksa McAvoy mu demesi? Serideki filmlerin sırasının ve olay örgüsünün karmaşıklığı için yapılan güzel bir gönderme olmuştu.


E tabi bizim dördüncü duvarı kıran, kırmızı taytlı, geveze kahramanımız sadece çizgi romanlara ve bunlara bağlı şeylerle dalga geçmedi. Şu an dünyamızda bulunan sinemadan tutun müziğe oradan tutun cinsiyetçiliğe kadar bir sürü eğlenceli gönderme vardı. 127 Saat filmine, Liam Neeson ve Taken serisine, Star Wars’a, Alien’a ve tabi tüm kötü Ryan Reynolds filmlerine olan göndermeler çok iyiydi. Müzikle ilgili yapılan göndermelerin başında ise WHAM! göndermesi geliyor ki grubun en bilinen şarkılarından biri olan Careless Whisper’ın son sahnede kullanıldı an çok komikti.



Süper kahramanlara yapılan göndermeler de sadece X-Men ve Wolverine ile kalmamıştı. Spider-Man göndermesi de gülümsetirken, her Marvel filminde olduğu gibi Stan Lee’yi de küçük bir rolde görüyoruz ayrıca süper kahraman inişi ile dalga geçmesi de çok iyiydi. Filmde en çok dalga geçilen konulardan biri Ryan Reynolds’ın daha önce yer aldığı tüm çizgi roman filmleriydi: X-Men Origins: Wolverine, Blade: Trinity, Green Lantern ve R.I.P.D. Bu arada Reynolds Deadpool’un canlandıracağı son süper kahraman olacağını da söyledi.


Filmde Deadpool’un oldukça fazla espri yapmasının yanında bu esprilerin çoğunun bel altı espriler olması kadın karakterleri aşağılayıcı unsurların çıkmasını sağlayacakken bir sahnedeki diyalogu bunun ortadan kaldırdı bence. Bir kadına şimdi sana vurmam mı daha yanlış vurmamam mı gibi bir şey dediği sahne gerçekten çok güzel ayrıca çok da komik olmuştu. Buna ek olarak Colossus’un Angel’i dövmemesi onun yerine Negasonic Teenage Warhead’in gitmesi de buna benzer örnekler olarak verilebilir.


Daha unuttuğum bir sürü gönderme vardır eminim ancak aklımda kalan en eğlenceli göndermeleri sizinle paylaşmaya çalıştım (Ama Hugh Jackman :) ). Filmde gerçekten çok çok fazla gönderme vardı, say say bitmez yani o kadar diyeyim. Ha son olarak tabi bir de after credits sahnesinde Ferris Bueller’s Day Off’a yapılan gönderme ile devam filminde yer alacak yeni mutantın kim olacağı müjdelendi.


Bir de dördüncü duvar olayı vardı. Deadpool dördüncü duvarı bu filmde sonuna kadar kırdı diyebilirim. Hatta dördüncü duvar içinde dördüncü duvar kırma esprisi yaptı, e daha ne olsun yani. Çizgi romandaki Deadpool’un en önemli özelliklerinden biri olan dördüncü duvarı kırmasının yani okuyucuyla (bu durumda izleyici ile) etkileşime geçmesinin böyle iyi aktarılması filmin en önemli artılarındandı.


Tamam şimdi de biraz oyunculardan bahsetmek lazım artık. İlk olarak ana karakterimizi canlandıran Ryan Reynolds’ı ne kadar mükemmel olduğunu söylemek lazım. Gerçekten tek kelime ile mükemmeldi Reynolds. Daha iyi bir Deadpool olamazdı kesinlikle. Ses tonu, mimikleri ve hareketleri tam uymuştu. Maskenin altında bile mimiklerini hissedebiliyordunuz sanki. Filmin tam olarak Deadpool şovu gibi yürüdüğünü düşündüğümüzde ise Reynolds’ın bu müthiş performansının filmin başarılı olmasındaki en önemli etken olduğu görülüyor.


Peki ya yan oyuncular nasıldı derseniz? Bence herkes rolünde oldukça iyiydi. Anti-kahramanımız Deadpool’un kendisi kadar küfürbaz ve güçlü sevgilisi Vanessa’yı canlandıran Morena Baccarin’i de her zamanki gibi çok başarılı buldum. Daha önce The Flash ve Gotham da dahil olmak üzere birkaç geek işinde daha karşımıza çıkan Baccarin filmde oldukça iyi bir performans göstermiş.


Kötü karakterlerimiz Ajax’i canlandıran Ed Skrein ve Angel Dust’ı canlandıran Gina Carano da başarılı performans sergilemişlerdi ancak Skrein’in karakteri Ajax, Deadpool’un yanında biraz zayıf kalıyordu sanki, belki biraz daha iyi olabilirdi. Yeterince kötü bir karakter gibi değildi.


Deadpool’un yardımcıları görevi gören iki X-Men mutantı Colossus ve Negasonic Teenage Warhead ise oldukça iyi iki karakterdi. Colossus’un Deadpool’un yanında iyi hatta sevimli biri olarak gösterilmesi ve ona sürekli lütfen konuşmana dikkat et deyip erdemle ilgili bazı sözler de söylemesi çok komik ve güzel olmuştu. Rus aksanının da çok iyi olduğu Colossus’u çok sevdim ancak Negasonic Teenage Warhead’i de bir o kadar sevdim. Onun da Deadpool’la olan diyalogları oldukça komikti, ortaya çok güzel bir dinamik çıkmıştı.


Yönetmen ve yazarlar konusuna gelirsek. Jenerikte de yazdığı gibi filmin asıl yıldızları yazarlarıydı bence de. Yönetmen Tim Miller ise ilk uzun metraj filminde bulunuyordu ve oldukça iyi bir iş de çıkardı bence. Filmin ilerleyişi sizi asla sıkmayacak şekildeydi ve o dinamik yapı da asla bozulmuyordu. Fragmanlarda bir kısmını gördüğümüz aksiyon sahnelerini de çok sevdim. Ayrıca filmde CGI etkisi çok olsa da bunun dengesi de iyi bulunmuştu. Sonuç olarak ise ortaya aksiyon, komedi hatta dram ve romantik unsurları birleştiren çok başarılı bir film çıktı.


Filmde en sevdiğim unsurlardan biri de müzikleriydi. Mad Max: Fury Road’daki efsanevi müzikleriyle herkesi kendine hayran bırakan Junkie XL’in yani Tom Holkenborg’ın yaptığı müzikler filmin olay örgüsüne işleyişine yani kısacası her şeyine uymuştu. Mad Max sonrası Deadpool’da da çok başarılı bir iş çıkarmış Holkenborg. Müzikleri gerçekten çok güzeldi, Swoop özellikle hala aklımda! Merak ederseniz diye soundtrack’i en alta ekledim, bence dinlemelisiniz (en azından Swoop’u).


Daha önce Ant-Man’den sonra işte bu tam anlamıyla bir süper kahraman filmi olmuş ya hem komedi var hem aksiyon var ve bunların dinamikleri de müthiş olmuş diye düşünmüştüm. Olması gerektiği gibi bir süper kahraman filmiydi o. Deadpool da tam anlamıyla olması gerektiği gibi bir “süper kahraman filmi” olmuş, aksiyonu ve komedisi tabii ki var tıpkı Ant-Man gibi hatta daha fazla da ama bu bizim hep gördüğümüz süper kahraman filmlerinden çok daha farklı bir film. E çünkü bu bir anti-kahraman filmi ve bir Deadpool filmi nasıl olması gerekiyorsa öyle olmuş bir film. Sonuç olarak Deadpool sizi çokça güldürecek ve size süper kahraman filmlerinde meydana gelecek değişimleri gösterecek oldukça farklı bir film. Ben çok sevdim ve kesinlikle sinemadayken izlemenizi tavsiye ederim. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder