Günün en dikkat çeken ve en güzel
karşılaşması şüphesiz ki iki inanılmaz yeteneğin karşı karşıya geldiği Agnieszka Radwanska – Eugenie Bouchard mücadelesiydi. Radwanska’nın inanılmaz savunma
yeteneğinin ve müthiş oyun zekasının karşısında Bouchard’ın müthiş vuruşları ve agresif oyunu vardı. Bouchard 2014’de Grand Slam’lerdeki belki de en başarılı performansı gösteren raket
olmuştu. Kariyerinin çıkış senesi olarak da görebileceğimiz 2014’te Wimbledon’da final, Avustralya
Açık ve Roland Garros’ta ise
yarı final oynamayı başarmıştı. Ancak geçen sene beklentilerin altında kalmış
ve sezon sonunda Amerika Açık’ta tam
eski performansına ulaştı yine diye düşünülürken hiç olmayacak talihsiz bir
kaza yaşamış, soyunma odasında düşüp kafasını vurarak bir beyin sarsıntısı
geçirmişti. Bu yüzünden de turnuvadan çekilmek zorunda kalmıştı. Her türlü
olumsuzluğu ve talihsiz olayı yaşadığı 2015’in
ardından bu sene turnuvalara iyi galibiyetlerle de başlayan Bouchard, seribaşı olmadığından dolayı
ikinci turda Radwanska gibi çok
zorlu bir rakiple karşı karşıyaydı.
Şimdi de maça gelelim. Maça çok iyi
başlayan Bouchard ilk sette servis
kırma avantajı yakalayarak 4-2 öne geçmişti ancak sonrasında özellikle ilk
servislerinde çok sorun yaşamaya ve çok fazla “basit hata” yapmaya başlayınca
iki kez servis kırdırdı ve seti 6-4 ile kaybetti. Bouchard, ikinci sete de olabilecek en kötü başlangıcı yaptı ve
setin daha başında bir kez daha servis kırdırdı. Radwanska ikinci sette oldukça zekice vuruşlarıyla oyunu tamamen
kontrolü altına almayı başardı ve oldukça üstün görünüyordu kortta. Bouchard ikinci sette durum 5-2
olduğunda Radwanska maç için servis
atmaya geldiğinde son bir direnç gösterip üst üste servis kırma puanları
yakaladı ancak bunların hiçbirini değerlendiremedi. Böylece Radwanska oldukça iyi bir performans
göstererek maçı 6-4 6-2’lik setlerle kazanmayı bildi. Beklediğim kadar
çekişmeli geçmese de oldukça iyi bir maç oldu. Aslında Bouchard basit hatalarını kontrol altına alabilse özellikle de ilk
setin sonunda çok daha farklı bir sonuç bizi bekliyor olabilirdi çünkü zaman
zaman gerçekten harika oynadı, sorunu biraz bu oyununun devamlılığı sağlamaktı.
Ancak sonuçta geçen sezonun sonunda WTA
Sezon Sonu Şampiyonası’nı kazanmayı
başaran Radwanska o müthiş
performansını hala devam ettirdiğini bize gösterdi ve çok zorlu bir rakibi
oldukça kolay bir şekilde geçti.
Son şampiyon Serena Williams ise ikinci turda karşılaştığı dünya 90 numarası Su-Wei Hsieh’e karşı oldukça rahat bir
maç çıkardı. Rakibine sadece 3 oyun bırakan dünya 1 numarası maçı 6-1 6-2’lik
setlerle kazanırken tam anlamıyla bir şov yaptı. 7. Avustralya Açık şampiyonluğuna ulaşma hedefi olan 34 yaındaki Serena’nın üçüncü turdaki rakibi ise 1997 doğumlu Rus raket Daria Kasatkina oldu. Düşünün Serena ise 1998 yılında ilk Avustralya
Açık şampiyonluğunu elde etmişti.
18 yaşındaki İsviçreli Belinda Bencic ise turnuvanın ikinci
turunda karşılaştığı Timea Babos’u
geçmeyi başararak kariyerinde ilk kez Avustralya
Açık’ta üçüncü tura yükseldi. Maçı 6-3 6-2’lik setlerle 65 dakikada kazanan
Bencic’in üçüncü turdaki rakibi ise Kateryna Bondarenko oldu. Yıldız
adaylarından biri olarak görülen Bencic
geçtiğimiz sezon özellikle Amerika Açık
dönemi çokça kendisinden bahsettirmişti. Hatta Bencic geçen sene Serena
Williams’ı yenmeyi başarmış 3 kişiden de biriydi(diğer iki kişi Petra Kvitova ile Roberta Vinci’ydi).
Günün sürprizi de 2011 ve 2015’te Wimbledon şampiyonluğu yaşamış hatta
burada da 2012’de yarı final görmüş
olan Petra Kvitova’nın elenmesi
oldu. Dünya 7 numarası Kvitova, ikinci
tur maçını dünya 39 numarası Daria
Gavrilova'ya karşı 6-4, 6-4’lük setlerle kaybederek turnuvaya erkenden veda
etti. Sezon başında oynayacağı turnuvadan sakatlığı nedeniyle çekilen Kvitova bu sezonki ilk maçını da burada
oynamıştı.
3 numaralı seribaşı Roger Federer ise ikinci turda karşılaştığı Alexander Dolgopolov’u çok zorlanmadan geçmeyi başardı, hatta rahat
bir şekilde de geçti diyebiliriz. Maçı 6-3 7-5 6-1’lik setlerle 93 dakikada kazanan
Federer, maç boyunca her zamanki
güçlü oyununu oynadı, buna ek olarak da inanılmaz ötesi bir servis performansı gösterdi
ve maç boyunca rakibine hiç servis kırma puanı şansı bile tanımadı. Servisleri
ile ilgili asıl inanılmaz olan kısım ise tam 25 ace atmış olmasıydı ki bu rekorların
adamı Roger Federer için yeni bir rekor
demekti. Daha önce 3 setlik bir maçta ace sayısı olarak 25’e ulaşan kimse
olmamış. Maç sonunda 39 da winner’a ulaşan Federer
için bu galibiyet kariyerinde Grand Slam’lerde
elde ettiği 299. galibiyetti.
Federer’in üçüncü
turdaki rakibinin belirleneceği maçta ise 27 numaralı seribaşı Grigor Dimitrov ile elemelerden gelen Marco Trungelliti karşı karşıya
geldiler. İlk seti 6-3 ile alıp öne geçen Dimitrov
ardından ikinci seti 6-4 ile kaybetse de hemen toparlanıp sonraki iki seti 6-2
7-5 kazandı ve bir üst tura yükselmeyi başardı. Geçen sezonki performansıyla
beklentilerin altında kalan Dimitrov
bu sezona oldukça iyi, oldukça formda başlamış görünüyor. Bir sonraki turda Federer’le oynayacağı maç oldukça
heyecanlı olacak gibi görünüyor.
Dünya 1 numarası Novak Djokovic’in ikinci turdaki rakibi ise yine ilk turdaki gibi bir
genç yetenekti. Fransız Quentin Halys
ile karşılaşan Djokovic, ilk iki
seti çok rahat bir şekilde 6-1 6-2 alarak 2-0 öne geçmişti ki üçüncü set Djokovic için beklenildiği kadar kolay
olmadı. Halys’in servis kırmayı da
başardığı bu setin galibini tiebreak belirledi. Tiebreak’i kazanmayı başaran Djokovic son seti de 7-6 alınca üçüncü
tura yükselen taraf oldu. Djokovic’in
bir sonraki rakibi ise İtalyan Andreas
Seppi oldu.
Avustralya’da en güvenilen genç yeteneklerden
biri olan Nick Kyrgios’un ikinci
turdaki rakibi ise Pablo Cuevas’tı. Kyrgios oldukça yakın ve çekişmeli
geçen maçı 6-4 7-5 7-6(2)’lık setler sonucunda kazanmayı başardı. Kyrgios’un
bir sonraki turdaki rakibi ise elemelerden gelen Mirza Basic’i güçlü oyunu ile 6-4 6-0 6-3’lük setler sonucunda yenmeyi
başaran Tomas Berdych oldu. Böylece
çok heyecan verici bir üçüncü tur eşleşmesi daha oluşmuş oldu.
Sayenizde tenis tutkunu olduk :) Teşekkürler.
YanıtlaSil