“Filmler acıdan ve hiçlikten kurtulmanın mümkün olduğu, duygusal ve
entelektüel topraklarda yol bulmayı sağlayan birer harita.” demişti efsane
sinemacı John Cassevetes. Bu bana
çok güzel ve çok da doğru gelen bir söz olmuştur hep. Son zamanlarda her şeyin
harika olduğu ve hiçbir derdimizin kalmadığı günlerden geçtiğimizi söylesek
yalan olur. Bu durum sadece Türkiye için değil tüm dünya için de geçerli bir
durum. İnsanlar artık güzel şeylerden konuşmaktan, güzel şeyleri paylaşmaktan
utanır oldu. Ancak herkesin kaçış aradığı ve bir umut bulmak istediği gibi de
bir gerçek var ortada. Kimilerine göre bu kaçış bir şarkıyla, kimilerine göre
bir kitapla, kimilerine göre bir filmle ve kimilerine göre ise bir oyunla bile
olabilmekte. Bana göre ise Cassevetes’in
dediği gibi filmlerdir en iyi kaçış şekli. Sanatın tüm dallarının muhteşem bir
ahenkle birleştiği, hayran olacağınız ve sizi günlük yaşamınızdan
uzaklaştırarak bir umut bulmanızı sağlayacak, size ilham verebilecek bir film
her dönem çıkmakta. İşte dünyada her şeyin mutsuzluk, umutsuzluk ve
karamsarlıkla kaplı olduğu bu dönemde de La
La Land çıktı ve herkesin sevgilisi oldu.
25 Aralık 2016 Pazar
8 Kasım 2016 Salı
Kesinlikle İzlemelisin: Doctor Strange (2016)
Son dönemde çizgi roman
filmlerinin, özellikle de Marvel Sinematik Evreni’nin (MCU) sinema dünyasında çok önemli bir
yer tuttuğu artık su götürmez bir gerçek. Marvel’in
kurduğu bu harika sinematik evren her geçen yıl daha da iyiye gitmekte, her
gelen filmle izleyiciyi daha da etkilemekte. Öyle ki yakın zamanda vizyona
giren filmler Marvel’in en iyi işi
denilebilecek nitelikteydi. Bu sene izleme şansı bulduğumuz Deadpool ve Captain America: Civil War (ben de dahil) birçok kişiye göre Marvel’in en iyi işlerindendi. Bu
ikiliye Marvel’in uzun zamandır beklenen ve bana göre son harikası
olmayı da başaran Doctor Strange
de katıldı bence. Hatta hikayesi ve özellikle de felsefesiyle tüm MCU
filmlerinden ayrılan Doctor Strange Marvel’in en iyisi olabilir. En azından
bu türü sevmeyenlerin bile sevebileceği, görsellikte çığır açan ve oldukça
yüksek bir seyir zevkine sahip bir film var karşımızda. Müthiş aksiyon
sekansları ve Inception’ı andıran
görselliği ile izleyen herkes için nefesini kesici bir tecrübe olacağı kesin
gibi. Filmi IMAX’te izlemek ise alacağınız keyfi kat be kat arttıracaktır, ben
3D ve IMAX’in hakkını bu kadar iyi veren başka bir film izlediğimi
hatırlamıyorum açıkçası.
16 Ekim 2016 Pazar
Kesinlikle İzlemelisin: Arrival (Filmekimi 2016)
Arrival her anıyla büyüleyen, tam anlamıyla bir rüyadaymış hissi
veren ve inanılmaz derecede zarif bir bilimkurgu. Uzaylıları konu almasına
rağmen bu konuyu işleyen filmlerden neredeyse her konuda farklılaşmayı başaran
ve hiçbir klişeyi içinde bulundurmayan güçlü ve duyguları derinden etkileyen
bir başyapıt. Filmde muhteşem müziklere ve şiirsel görselliğe ek olarak ise ana
karakterimizi canlandıran Amy Adams’ın
muhteşemliği ve içine Nolan, Kubrick ve Malick kaçmış hissi veren Denis
Villeneuve’nin dillere destan, müthiş yönetmenliği var. Ted Chiang’ın Story of Your Life isimli eserinden uyarlanan Arrival, benim çok uzun zamandır bir filmi izleyip de hissetmediğim
heyecanı ve duyguyu bana yaşatmayı başardı. Bu eşsiz sinema güzelliğini izledikten
sonra tam anlamıyla mest oldum.
8 Ekim 2016 Cumartesi
Film/Arşiv: The Happiest Day in the Life of Olli Maki (Filmekimi 2016)
Uzun zamandır heyecanla yolunu
gözlediğim Filmekimi dün başladı ve
ben de bugün ilk filmimi izleyerek bu festivale tam anlamıyla başlamış oldum. Daha adını gördüğüm anda ilgimi çeken The Happiest Day in the Life of Olli Maki
yani Olli Maki’nin En Mutlu Günü bu
sene harika filmlerin gösterildiği Cannes
Film Festivali’nin Un Certain Regard
(Belirli Bir Bakış) bölümünde
gösterilip bölümün En İyi Film ödülünü kapmış Finlandiya yapımı bir film. Bir
spor filmi olarak tanımlayabileceğim bu film alıştığımız spor filmlerine hiç
benzemeyen yapısıyla dikkat çekiyor. Örneğine pek rastlanmayan bu boks filmi
Finlandiya’nın da bu seneki Oscar aday adayı oldu ve bence son 9’a kalıp En İyi
Yabancı Film dalında yarışabilecek kadar harika bir filmdi, en azından ben sona
kalmasını çok isterim.
Film/İnceleme: The Girl on the Train (2016)
Yılın en merakla beklediğim
uygulamalarından biri olan The Girl on
the Train (Trendeki Kız) sonunda vizyona girdi. Başrolünde Emily Blunt’ın olduğu filmin Haley
Bennett, Rebecca Ferguson, Luke Evans ve Justin Theroux gibi tanıdık isimlere sahip
güzel de bir kadrosu var. Paula Hawkins’in
çok sevdiğim aynı isimli romanından uyarlanan The Girl on the Train, yönetimini çok sevmediğim halde büyük oranda
kitaba sadık kalınarak uyarlanmasını taktir ettiğim ve Emily Blunt’ın mükemmel
oyunculuğuna bayıldığım bir film oldu. Eğer yakın zamanda sinemaya gitmek gibi
bir niyetiniz varsa bunu bir düşünün derim.
Etiketler:
Allison Janney,
Edgar Ramirez,
Emily Blunt,
Haley Bennett,
Justin Theroux,
Luke Evans,
Paula Hawkins,
Rebecca Ferguson,
Tate Taylor,
The Girl on the Train,
Trendeki Kız
28 Ağustos 2016 Pazar
Müzik/Arşiv: Florence + The Machine [F+TM]
Bugün en sevdiğim müzisyenin
doğum günü. Florence + The Machine’in
muhteşem solisti Florence Welch 30
yaşına girdi. Farklı sesi, müthiş kişiliği ve ikonik stiliyle bana ilham veren ve beni her zaman etkileyen Florence Welch’e olan hayranlığımı herkese bahsetmişimdir zaten.
Bugünün anlamı nedeniyle de gelmiş geçmiş en muhteşem müzisyenlerden biri olan Florence Welch ve harika grubu ile
ilgili hem ilginç hem de harika bulduğum bazı şeyleri yazmak istedim. Onunla
ilgili anlatabileceğim birçok şey olsa da ne kadar sevdiğimi anlatamam sanırım. Her şeyiyle birlikte gerçek bir sanatçı olan Florence Welch, uzun zamandır hayatımda önemli etkisi olan
sanatçıların başında geliyor. Umarım bu yazım sizlerin de değeri çok bilinmeyen muhteşem Florence Welch'i daha iyi tanımanızı
ve az da olsa sevmenizi sağlar. Benim tüm şarkılarını bu kadar sevdiğim başka
bir müzisyen yok mesela.
Etiketler:
2016,
Arşiv,
birthday,
Ceremonials,
Florence + The Machine,
Florence Welch,
How Big How Blue How Beautiful,
Isabella Summers,
Kesinlikle Dinlemelisin,
Lungs,
Müzik,
The Odyssey
18 Ağustos 2016 Perşembe
Müzik/Arşiv: Joss Stone İstanbul Konseri (2016)
Yaza başlarken heyecanla beklenen birçok kültür-sanat etkinliği vardı. Bir
sürü müthiş etkinliğin arasından özellikle bazı konserler benim için oldukça mutluluk
ve heyecan vericiydi. Başta yıllardır canlı izlemeyi istediğim Muse olmak üzere Sia, Two Door Cinema Club
gibi çok sevdiğim bir sürü müzisyeni izleme şansı yakalayacaktım. Ancak her şey
beklenmedik bir şekilde değişti. O dönemde yaşanan oldukça üzücü bazı olaylar
birçok etkinliğin iptaline neden oldu. Two
Door Cinema Club, Muse, Skunk Anansie, Steve Vai ve Joan Baez konserlerini iptal edenlerden sadece bazılarıydı. Geçen haftalarda
ise izlemek istediğim bir diğer müzisyen Sia
da bu iptal grubuna katıldı ve konserini iptal ettiğini açıkladı. Bu
konserlerin iptalini haklı bulan da var bulmayan da. Mesela siz öyle dönemlerde
müzik ve festival mi konuşulur diye düşünebilirsiniz belki ama ben kültür-sanat
etkinliklerinin herkes için farklı anlamlara sahip olduğunu düşünürüm hep. Yani
bana göre bir konserde geçirilecek 2-3 saat birilerinin kafasını dağıtmasına
veya kafasını toplamasına yardım edebilir. Ayrıca müzik de iyileştirici güce
sahip sanat dallarından sadece biridir bence. İşte bu nedenle Joan Baez’in sonradan özür dilemek
zorunda kaldığı abartılı açıklamasından tutun da yıllardır bekleyip, 4 ay kadar
önceden de biletini alarak çok heyecanlandığım ama son anda iptal olduğu için
gidemediğim Muse konseri için
yaşadığım hayal kırıklığına kadar olan birçok şey beni hepten üzmüştü. Şimdi benim
bunları neden yazdığımı düşünüyorsanız öncelikle şunu belirtmeliyim amacım
gelmeyenlere sitem etmek veya birilerine yüklenmek değil aslında. Asıl amacım
bu tür etkinliklerin sevgi, barış, mutluluk ve daha birçok güzel şeye sebep
olabileceğini belirtmek. Bunun da en güzel örneği de Joss Stone’un bu çok ama
çok özel konser oldu. Konser olalı yaklaşık 1 ay oldu, biraz geç kaldım ancak yine
de bu yazımı tamamlamaya karar verdim. Bunun nedeni hem benim bu güzel anıyı
olabildiğince iyi aktarmayı hem de konsere gidenlerin hatırlamasını,
gitmeyenlerin ise mutlaka bilmesini sağlamak istememden kaynaklanıyor. Ayrıca
hala bu yaz olan en güzel şeylerden de biridir bu konser benim için. Gerçekten
de çok özel bir geceydi.
13 Ağustos 2016 Cumartesi
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 7. Günün Ardından
Olimpiyatlarda birçok kişinin
heyecanla beklediği atletizm yarıya gelmişken başladı. Kadınlar 10 bin metre
finalinde ise oldukça dikkat çekici bir rekor kırıldı. İlk kez olimpiyatlarda
yarışan Etiyopyalı Almaz Ayana, 29.17.45'lik
derecesiyle Çinli Junxia Wang'a ait
23 yıldır kırılmayan dünya rekorunu 14 saniye geliştirerek eline geçirdi. Ayana’nın dünya rekorunu 14 saniye gibi
çok büyük bir farkla kırması günün en çok konuşulan ve tartışılan olaylarından
biri oldu kesinlikle. 10 bin metre finalinde yarışan milli atlet Yasemin Can ise ilk 5 bin metreyi ilk
üç arasında tamamlamış olsa da yarışın devamında geri düşmekten kurtulamadı ve 30.13.70
ile kariyerinin en iyi derecesine de imza atarak yarışı 7. sırada tamamlamış oldu.
12 Ağustos 2016 Cuma
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 6. Günün Ardından
Erkekler bireysel karışıkta spor
tarihinin en büyük rekabetlerinden birinin sonuna şahit olduk: 12 yıllık, 4
olimpiyattır devam eden Phelps – Lochte rekabetinin sonuna. Olimpiyat
tarihinde en fazla madalya alan iki erkek sporcunun son düellosuydu bu. Çok da
heyecanlı bir yarış oldu. Yarıştan önce de Lochte kendi hesabında bu fotoğrafı paylaşıp altına da "son bir kez" yazmıştı.
Etiketler:
2016,
2016 Rio Olimpiyat Oyunları,
Aliya Mustafina,
Aly Raisman,
Artistik Jimnastik,
Michael Phelps,
Penny Oleksiak,
Ryan Lochte,
Simone Biles,
Simone Manuel,
Yulia Efimova,
Yüzme
11 Ağustos 2016 Perşembe
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 5. Günün Ardından
5. günde de yüzmede büyük heyecan
yaşandı. Günün yarışı ise erkekler 100 metre serbest finaliydi. Yarışa müthiş
başlayan Santo Condorelli ilk 50
metreyi de önde tamamlamıştı ancak dönüşten sonra inanılmaz ataklar geldi ve
her şey sıralamalar tamamen değişti. Dönüşle birlikte ABD’li yıldız yüzücü Nathan Adrian’dan müthiş bir atak geldi
ancak Avustralyalı Kyle Chalmers çok daha iyi bir atakla son bölümde
onu geçip yarışı birinci sırada bitirmeyi başardı. 18 yaşındaki Chalmers yarışı lider bitirirken olurken
Adrian ise üçüncülüğü elde etti.
47.58’lik derecesiyle kariyerinin ilk olimpiyat altınını kazanan Chalmers, bu dereceyle dünya gençler
rekorunu da kırmış oldu.
Etiketler:
2016 Rio Olimpiyat Oyunları,
Katie Ledecky,
Kohei Uchimura,
Kyle Chalmers,
Michael Phelps,
Mireia Belmonte Garcia,
Missy Franklin,
Ryan Lochte,
Türkiye,
Viktoria Zeynep Güneş
10 Ağustos 2016 Çarşamba
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 4. Günün Ardından
2016 Rio’da Amerikalı
sporcuların yüzme ve artistik jimnastikte harikalar yarattığı bir gün geride
kaldı. Final Five olarak
adlandırılan Amerika kadın jimnastik takımı altın madalyayı oldukça dominant
bir şekilde kazanırken Phelps, Ledecky gibi yıldız yüzücüler de çok
iyi performanslarıyla altın madalyaya ulaştılar. Türkiye’nin Rio’daki ilk madalyası ise sonunda
geldi ve birçok dalda da çok güzel haberler vardı aslında.
Etiketler:
2016 Rio Olimpiyat Oyunları,
Aly Raisman,
Daniyar İsmayilov,
Katie Ledecky,
Katinka Hosszu,
Michael Phelps,
Potanın Perileri,
Ryan Lochte,
Serena Williams,
Simone Biles,
Yasemin Ecem Anagöz
9 Ağustos 2016 Salı
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 3. Günün Ardından
2016 Rio’da üçüncü günde
ise genç sporcularımızdan güzel haberler gelmeye devam ediyordu. Bana göre
günün en heyecan verici karşılaşmalarından biri 17 yaşındaki genç sporcumuz Mete Gazoz’un okçuluk ilk turdaki
mücadelesiydi. Maça belki de biraz gergin başlayan Mete 2-0 geriye düşmüştü ancak devamında toparladı ve tiebreak’e
giden maçı benim izlerken çok gerildiğim son atışlar sonucunda kazanmayı
başardı, böylece de ikinci tura yükselmeyi başardı. Maça başlangıcı belki çok
iyi değildi Mete ama maç sonundaki
performansı oldukça harikaydı zaten. Ben okçuluğu pek izlemem ama bu maçı
izlerken yerimde duramadım diyebilirim ve eminim ki birçok kişi de benim gibi
hissetmiştir. Bu da benim onu izlerken en hayran olduğum noktalardan biri ise
maç boyunca duruşunu hiç bozmamasıydı, benim izlerken çok heyecanlandığım bu
maçta Mete oldukça konsantre ve
sakin görünüyordu. İkinci turda belki istediğimiz sonuç gelmedi ve son 16’da
olimpiyatlara veda etti ama bu sonuç bile onunla gurur duymamıza yeter bence. Çünkü
performansı alkışı hak eden bir performanstı. İlerleyen yıllarda çok önemli
başarılar elde edeceğine inandığım sporculardan biri oldu o da. Uzun ve
başarılı bir kariyere sahip olmaması için hiçbir neden yok bence.
8 Ağustos 2016 Pazartesi
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 2. Günün Ardından
2016 Rio’daki 2. gün de çok, çok
heyecanlıydı. Yüzmede dünya rekorlarının yanı sıra efsane yüzücü Michael Phelps’i de ilk kez gördük,
teniste ilginç şeyler oldu. Kadınlar yol yarışı da erkekler yol yarışı gibi yine
oldukça heyecan verici geçti. Artistik jimnastikte ise kadınlar tüm branşlarda
sıralama turları vardı ve orada bir numara çok beklenen biriydi ancak asıl
konuşacağım kişi bir başkası olacak bu seferlik.
7 Ağustos 2016 Pazar
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında 1. Günün Ardından
Madalya mücadelelerinin de
başladığı ilk günün kazananı Avustralya oldu. İlk gün 2 altın, 1 gümüş olmak
üzere 3 madalya kazanan Avustralya madalya sıralamasında zirvede yer aldı. 2016
Rio’daki ilk altın madalyayı ise ABD'li 19 yaşındaki atıcı Ginny Thrasher kazandı. Kariyerinin ilk olimpiyatına kazanan Thrasher, 208 puanla olimpiyat rekoru
kırarak altın madalya kazanmayı başardı.
Etiketler:
2016 Rio Olimpiyat Oyunları,
Greg Van Avermaet,
Katinka Hosszu,
Mack Horton,
Nezir Karap,
Olimpiyat,
Potanın Perileri,
Spor,
Viktoria Zeynep Güneş,
Vincent Nibali
Spor/Haber: 2016 Rio Olimpiyatlarında Açılış Töreninin Ardından
2012 Londra Olimpiyatlarıyla
başlayan 4 yıllık bir özlem son buldu ve bana göre dünyanın en heyecan verici etkinliği
olan yaz olimpiyatları her zamanki muazzam bir açılış töreniyle resmi olarak
başladı. 5-21 Ağustos 2016 tarihleri arasında Rio de Janeiro'da düzenlenecek olan
olimpiyat oyunları 31. Yaz Olimpiyatları
olacak. Sporun en büyük sahnesinde bu sene bazı efsanelere veda edecek, bazı
yeni yıldızlarla tanışacağız. Dünya rekorlarının kırılmasına tanık olup bu
muhteşem sporcuların sevinçlerine olduğu kadar üzüntülerine ve hayal kırıklıklarına
da ortak olacağız. Onların buraya ulaşmak için yaptıkları fedakarlıkları öğrenip
azimlerine de şahit olacağız. Kısacası hangi dal olursa olsun bu olimpiyatları
da onlarla beraber yaşayacağız ve sporun her yanına şahit olacağız. Bence
dünyadaki en güzel şeylerden biridir spor. Neden diye soranınız varsa bence
olimpiyatları izlemeniz bunu anlamanız için yeterli olacaktır çünkü bu herhangi
bir spor etkinliği değil; en büyüğü, en ihtişamlısı ve en etkileyicisi. Bu
benim takip edeceğim 3. Olimpiyatlar olacak. 2008 Pekin’le birlikte
belki de şu an spora duyduğum büyük sevginin temelleri atılmıştı çünkü az önce
bahsettiğim her şey beni çok etkilemiş ve duygulandırmıştı. 2012 Londra ile birlikte ise artık spor dalları ile ilgili daha da çok
şey biliyordum ve onun da yeri çok ayrıdır benim için. Ve işte açılış törenini
izlediğim 2016 Rio da çok özel olacak bu şimdiden belli oldu. Rio Olimpiyatları'nın açılış törenini izlerken bile tüylerim diken
diken oldu, olimpiyat gerçekten çok farklı ve çok büyülü bir şey. İşte bu
yüzden olimpiyat boyunca sizlere olan biten her önemli olayı elimden geldiğince
yazmaya çalışacağım. Bu yazımda açılış törenini ve Rio’da dikkat etmeniz gereken bazı isimleri hakkında bir şeyler
paylaşacağım sizinle.
5 Ağustos 2016 Cuma
Film/Haber: Christopher Nolan’ın Yeni Filmi Dunkirk’ten İlk Fragman Yayınlandı!
Son yılların en başarılı
yönetmenlerinden Christopher Nolan’ın
merakla beklenen son projesi Dunkirk’ten
ilk fragman yayınlandı. Memento’dan Inception’a birçok farklı türdeki
filmleriyle herkesi büyüleyen dahi yönetmen Christopher Nolan’ın işte birçok sinema alanında kanıtladığı
yeteneklerini ilk defa farklı bir deneyimde kullanacağı yeni filmi Dunkirk oldukça uzun zamandır haber
beklediğim bir filmdi. Usta yönetmenin savaş alanındaki ilk filmi Dunkirk, tam anlamıyla epik bir savaş
filmi olacak gibi görünüyor. Yayınlanan bu muhteşem tanıtım fragmanı bunu
gösteriyor.
31 Temmuz 2016 Pazar
Haber: 2016 Comic Con’daki DC Panelinin Ardından!
Marvel çok heyecan vericiydi ve en sevdiğim panel oldu dedim ancak
bu DC’nin kötü olduğunu göstermiyor
tabii ki de. Hatta bu panelden çıkan haberlere de bayıldım. Ben hem Marvel hem de DC seven biri olduğumdan bu paneli de heyecanla bekliyordum ve sonuç
burada da beklentimin çok, çok üstünde oldu. Yayınlanmasını hiç beklemediğim
fragmanların çıktı ve ben de hepsini hayran hayran izledim. Kısaca hepsi beni
benden aldı diyebilirim. Galiba sonunda DC
istenen seviyeye gelecek diye düşünmekten de alamadım kendimi.
Etiketler:
2016,
2017,
Aquaman,
Batman,
Comic Con,
Cyborg,
DC,
Film,
Flash,
Haber,
Harley Quinn,
Joker,
SDCC,
Suicide Squad,
Superman,
Wonder Woman
Film/Haber: 2016 Comic Con'daki Marvel Panelinin Ardından!
Her yıl düzenlenen ve
meraklılarını çok heyecanlandıran bazı özel etkinlikler vardır ya, bunlar
arasında benim için öne çıkan etkinliklerden bazıları şunlar: E3, film festivalleri ve geçen hafta gerçekleşen
Comic Con. Bu sene bunların her birinden
çok heyecan verici haberler geldi. E3’te
müthiş oyunlar tanıtıldı, dünyanın en önemli film festivallerinden biri olan Cannes Film Festival’inde ise
birbirinden harika filmler tanıtıldı ve sıra merak ettiğim bir başka
etkinlikteydi: San Diego Comic Con (SDCC). Bu
seneki tüm dizilerin, oyunların, filmlerin, çizgi romanların ve daha birçok
başka şeyin de tanıtıldığı bir sürü etkinlikle birlikte Comic Con, beni aşırı sevindirdi ve heyecanlandırdı. Tıpkı bütün sene
heyecanla takip ettiğim diğer tüm etkinlikler gibi. Fuardan bir anda o kadar çok haber, o kadar
çok fragman geldi ki neye bakacağımı, hangi fragmanı hangi sırayla izleyeceğimi
şaşırmıştım. Fuarın en heyecan verici paneli ise kesinlikle Marvel paneliydi. Özellikle de DC’nin panelinde yayınladığı fragmanlar
ve posterlerle hayranlarını aşırı keyiflendirmesinin ardından Marvel’in ne yapacağı hepten çok merak
ediliyordu ki ben sonuçtan çok mutlu oldum diyebilirim. Çünkü müthiş
fragmanların yanında çok güzel haberler de geldi bu panelden. Ben de bu yazımda
Marvel panelinden gelen en heyecan
verici haberleri sizin için derlemeye çalıştım.
Etiketler:
2016,
Benedict Cumberbatch,
Brie Larson,
Captain Marvel,
Carol Danvers,
Comic Con,
Doctor Strange,
Film,
Guardians of the Galaxy,
Haber,
Marvel,
SDCC,
Spider-Man,
Thor
27 Temmuz 2016 Çarşamba
Film/Haber: La La Land’den Büyüleyici Bir Fragman Yayınlandı!
2014’ün en heyecan verici filmlerinden biri olan Whiplash’in yazarı ve yönetmeni olan Damien Chazelle’in bir sonraki filmini uzun zamandır heyecanla
bekliyordum. Başrollerinde Emma Stone
ile Ryan Gosling olduğu
müzikal-komedi türündeki La La Land'den uzun bir bekleyişin sonunda geçen hafta ilk
fragman yayınlandı ve ben hepten heyecanlandım çünkü tam anlamıyla harika
görünüyor. İnanın ki bu müthiş fragmanı izlediğinizde sizin de gününüz de
güzelleşecektir, hele ki müzikal seven biriyseniz.
24 Temmuz 2016 Pazar
Haftanın Şarkıları | 18 – 24 Temmuz 2016
Bu haftaki listemde beni son dönemde mutlu eden ve biraz da eğlenceli şarkılara
yer vermeye çalıştım. Umarım bu şarkılar sizin de kendinizi iyi hissetmenizi ve
biraz mutlu olmanızı sağlar.
13 Temmuz 2016 Çarşamba
Haftanın Şarkıları | 4 – 10 Temmuz 2016
Geçen
hafta bayram tatili olmasıyla ben de bir haftalık güzel bir tatil geçirdim.
Bozcaada, İzmir, Efes ve Fethiye gibi oldukça güzel yerlere gitme şansım oldu. Yani bol
bol gezdim diyebilirim ve arabadaki zamanımın büyük çoğunluğunu da her zaman yaptığım
gibi müzik dinleyerek geçirdim. Çünkü bana göre bir yolculuğun en vazgeçilmez
parçası müzik dinlemektir. Bu yolculuk boyunca en çok dinlediğim şarkıları ise bir
liste halinde sizinle paylaşmak istedim.
Etiketler:
2016,
Beyonce,
Bu Hafta,
Coldplay,
Florence + The Machine,
Guns N' Roses,
Kongos,
Morrissey,
Patti Smith,
SoKo,
St. Vincent,
The Beach Boys,
The Beatles,
The Clash,
The Pretenders,
The Smiths,
Two Door Cinema Club
5 Temmuz 2016 Salı
Arşiv/Müzik: Patti Smith İstanbul Konseri (2016)
Sanatını hissettiği gibi yaşayan, hayatını da bu
hissettiklerine göre şekillendiren, gelmiş geçmiş en özgün sanatçılardan biri, Patti Smith 23 Haziran 2016’da İstanbul’da unutulmaz bir konser verdi. Patti Smith benim gözümde tarihin en muhteşem
sanatçılarından birisi. Müzisyen, besteci, şair, yazar, ressam, fotoğrafçı, bir
de aktivist olan ve bunların hepsinde kendine özgü bir şeyler bulmayı başaran
başka kim vardır bilmiyorum. Patti Smith
beni en çok etkileyen sanatçıların başında geliyor belki de ama bundaki en
önemli etken şarkıları olmadı, anılarını yazdığı harika eseri Çoluk Çocuk (Just Kids) oldu. Bu müthiş kitabı okuyup da Patti’ye hayran olmamak mümkün olamaz, hele de sonra bir o kadar
harika şiirlerini okuyup inanılmaz güzellikteki şarkılarını da dinlerseniz
zaten tamamdır artık siz de bu muhteşem insana hayran olmuşsunuzdur. İşte ben
tüm bunlardan sonra olabilecek en güzel şeyleri yaşadım konserin olduğu hafta. Sadece
büyüleyici konserini izlemekle kalmadım, onunla tanışıp kısa da olsa bir sohbet
edebildim. Benim için tam anlamıyla unutulmaz ve mükemmel bir haftaydı
diyebilirim. Sonuçta beni çok etkileyen, eserleriyle bana bir sürü şey öğretmiş
olan ve benim için büyük ilham kaynağı olan biriyle tanışmıştım. 70 yaşındaki
bu yaşayan efsane şimdi kalbimde çok daha özel bir yer edindi.
27 Haziran 2016 Pazartesi
Spor: 2016 Wimbledon’dan Önce
Tenisin hatta belki de tüm sporların en
özel turnuvalarından biri olan Wimbledon
bugün başlıyor. Spor tarihinin en prestijli, en zarif ve en karizmatik
turnuvası olan Wimbledon, 2 hafta boyunca
yine çok heyecanlı anlara hatta bazı tarihi anlara sahne olacaktır diye
düşünüyorum her zamanki gibi. Sadece beyaz giyinme, korta giriş – çıkışlarda
özel protokol ve daha birçok kurala, ayrıca bir de çok meşhur bir kraliyet locasına
sahip olan bu çok özel turnuva bu sene 130. kez düzenleniyor. Turnuvayı bu
kadar özel yapan nedenlerden ilki de dünyanın en eski tenis turnuvası olması zaten,
e bir de çimde oynanan tek Grand Slam
olduğunu da unutmayalım. Dünyadaki en güzel ve en zarif sporlardan biri olan
tenisin tam olarak zirvesi diyebileceğim bu müthiş turnuva benim en sevdiğim Grand Slam sanırım. Bunun nedeni de çim
kort maçlarının benim için tenisteki en güzel şeylerden biri olması. O çok
sevdiğim servis vole oyununu çimde diğer kortlardan daha çok görmemizin de
bunda etkisi büyük tabi. Müthiş bir tarih ile beyazın zarafetinin 130. kez birleştiği
bir Wimbledon daha başlıyor. Peki ya
bizi bu sene nasıl bir turnuva bekliyor? İşte bu sorunun cevabı yazımın
devamında!
26 Haziran 2016 Pazar
Haftanın Şarkıları | 20 – 26 Haziran 2016
Oldukça heyecan verici ve güzel bir hafta
geçirdim. Çünkü sadece gelmiş geçmiş en ilham verici ve en müthiş sanatçılardan
biri olan Patti Smith’i canlı izlemekle kalmadım, onunla tanışabildim de. İşte çok
sevdiğim bu efsaneyle tanışmak benim için haftanın hatta belki de yazın olayı
oldu. Bu haftaki müzik seçimlerimde de onun etkisi çok oldu tabi. Patti’nin dışında, Patti Smith deyince
aklıma gelen birkaç isimden de şarkılar var bu haftaki listemde. Efsanelerle
dolu bir liste ile karşınızdayım bu hafta.
20 Haziran 2016 Pazartesi
Haftanın Şarkıları | 13 – 19 Haziran 2016
Haftamın büyük
bir kısmı dizi ve film izlemekle geçti. İzlemek isteyip de bir türlü zaman
bulamadığım bir sürü film vardı ve sonunda onları izleyebildim. Sinemada çok
zaman geçirdim diyebilirim yani ama bir diğer önemli olay da en sevdiğim dizilerden
biri olan Orange is the New Black’in
yeni sezonunun çıkması oldu. Tüm izlediğim dizi ve filmler bu haftaki listemi
de etkiledi ve onların şarkılarını da koydum listeme. Bunlara ek olarak çok
güzel yeni şarkılar da keşfettim ama yani çok güzel bir haftaydı diyebilirim.
14 Haziran 2016 Salı
Kesinlikle İzlemelisin: The Conjuring 2 (2016)
Sinemanın belki de en keskin hatlara sahip
türü korkudur. Korku filmleri ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılık
gösterir. Bu farklılık drama gibi alışa geldiğimiz bir türde yoktur mesela.
Drama da Türk sineması ile Japon sineması arasında da birçok benzerlik vardır. Ancak
korku sineması öyle değildir işte. Bunun da en önemli nedeni zaman zaman dini
öğelerin zaman zaman da bazı sosyokültürel öğelerin hikayenin merkezinde
olmasındandır. Bir dönem Amerikan sinemasında bu türün başarılı örnekleri pek
görülmemeye başlanmıştı. Sürekli birbirinin tekrarı gibi görünen filmlerden
tutun da başka ülkelerde çekilmiş filmlerin genellikle daha başarısız olan Amerikan
versiyonlarının çekilmesini görebildik bir dönem. Ancak birbirinin
tekrarı bu başarısız yapımların ardından türe yeni bir yön kazandıracak hatta bir
anlamda türün son dönemdeki dirilişini sağlayacak bir isim var karşımızda: James Wan. Benim çok uzun zamandır beklediğim son filmi The Conjuring 2 ise kesinlikle
beklenmeye değer müthiş bir yapım ve türü içerisinde de önemli bir yere
yerleşecektir. (Bu incelememde olabildiğince spoiler'dan uzak durmaya çalışıp filmin konusundan genel olarak bahsetmeye çalıştım ama herkesin spoiler tanımı farklı olabileceği için ben sizi yine de uyarayım.)
12 Haziran 2016 Pazar
Haftanın Şarkıları | 6 – 12 Haziran 2016
Bu hafta oldukça çeşitli şeyler dinledim her zamanki gibi
ama en çok dinlediğim isim Selena Gomez’di. Bu hafta ben de ondan iki şarkı
paylaşmak istedim ve bu nedenle oldukça tatlı da bir liste oldu zaten. İkisinin de ayrı güzellikleri var, dinlemenizi öneririm.
Tabii ki dahası da var.
7 Haziran 2016 Salı
Spor: 2016 Roland Garros Erkekler Finalinin Ardından
Turnuvanın son gününde erkekler finalinde
dünya 1 numarası Novak Djokovic ile dünya 2 numarası Andy Murray karşı karşıya geliyorlardı. İkisi de kariyerlerinde ilk kez Roland Garros’u kazanmak istiyorlardı
ancak Djokovic için bu galibiyetin
önemi çok daha fazlaydı tabii ki de. Çünkü Djokovic’in
kariyerindeki en önemli eksiği gidermek ve çok uğraştığı Roland Garros şampiyonluğunu kazanmak istiyordu artık. Her anlamda
tarihi bir final olacaktı. Eğer Djokovic
kazanırsa tarihte “kariyer Grand Slam’i”
yapmış yani tüm Grand Slam’leri en
az bir kere kazanmış olan 8. tenisçi olacaktı. Eğer Andy Murray kazanırsa o
da 80 yıllık çok uzun bir aradan sonra Roland
Garros’ta şampiyon olan ilk Britanyalı tenisçi olacaktı. Son Britanyalı
şampiyon 1936 yılında turnuvayı
kazanmayı başaran Fred Perry’di. Bu maç
ilk maçlarını 11 yaşındayken oynamış olan ve doğal olarak da birbirini çok iyi
tanıyan bu ikilinin 34. karşılaşmasıydı. Önceki karşılaşmalarda ise Djokovic’in 23-10’luk önemli bir
üstünlüğü bulunuyordu. Oyun tarzları da oldukça benzer olan bu ikili yılın ilk Grand Slam’i Avustralya Açık’ta finalinde de karşı karşıya gelmişlerdi ve o maçı
Djokovic kazanmıştı. Son
karşılaşmaları ise bir toprak kort turnuvası olan Roma finalinde olmuştu ve o maçın galibi ise Murray’di. Kim kazanırsa kazansın tarihe geçecek bu final ikilinin
maçları arasında en heyecanlı başlangıca sahip olanıydı sanırım. Maç boyunca
birçok müthiş puan da gördük.
5 Haziran 2016 Pazar
Spor: 2016 Roland Garros Kadınlar Finalinin Ardından
Yağmurdan çok etkilenen ve maçlarda sürekli
yağmur araları veya ertelenmeler gördüğümüz bu Roland Garros’ta artık kadınlar ana tablosunun sonuna maçındaydı
sıra. Finale kalanlar ise dünya 1 numarası Serena
Williams ile dünya 4 numarası Garbine Muguruza’ydı. Bu ikili daha önce 4 kez karşılaşmış ve bu maçların
da hepsi Grand Slam’lerde olmuştu. Daha
önceki karşılaşmaların 3’ünü kazanan Serena
Williams olsa da Roland Garros’ta 2014 yılında oynadıkları 2. tur maçını müthiş bir oyunuyla kazanan kişi
Muguruza olmuştu. Son maç ise geçen
sene Wimbledon finalindeydi. Muguruza’nın kariyerindeki ilk Grand Slam finali olan bu maçı ise Serena oldukça iyi bir oyunla
kazanmıştı. İkili arasında oynanan maçlar arasında en önemlileri de bu iki
maçtı muhtemelen, bu iki raketin açıklamalarından da belli oluyordu. Muguruza geçen sene Wimbledon’da kaybettiği maçın kendisine
çok şey öğrettiğini söylemişti. Serena
ise 2014’te burada aldığı şok yenilginin kendisine çok şey öğrettiğini, hatta
sonraları birçok maçı kazanmasında da etkisi olduğunu söylemişti. İki raketin
de aralarında yeni yeni oluşan bu rekabetten çok şey öğrendikleri belli oluyordu
zaten ama bu final tamamen farklı olacaktı çünkü özellikle Muguruza kendini Wimbledon
finalindeki haline göre çok geliştirmişti. Bu kariyerinin ilk toprak kort
finalini toprak kortta oynanan tek Grand
Slam olan Roland Garros’ta
oynayacak olmasından da anlaşılıyor zaten. Bana göre turnuvanın finalinde
olabilecek en güzel eşleşmelerden biri buydu ve oldukça da heyecan verici bir
maç oldu. (Bu yazımda maçla ve şampiyonla ilgili yorumlarımın yanında maçın
özetinin yer aldığı video da var, ona da en alttan ulaşabilirsiniz.)
4 Haziran 2016 Cumartesi
Spor: 2016 Roland Garros Yarı Finallerin Ardından
Turnuvanın yağmurdan çok etkilenmesi ve
oldukça karışan takvimlerin bir sonucu da tüm yarı finallerin aynı gün oynanması
oldu, oysaki normalde yarı finaller Grand
Slam’lerde iki-iki bölünürdü. Tüm maçların aynı gün oynanması da turnuvanın
ikinci kortu olan Suzanne-Lenglen’de
yarı final maçının oynanması gibi ilginç bir olayı beraberinde getirdi. Bunun
ilginç bir yanı da şu ki dünya 1 numarası Novak Djokovic’in de maçının olduğu bu kort yeteri kadar dolmadığı için
turnuva organizatörleri normal bileti olan izleyicileri korta almışlar. Ancak
bu da Djokovic’in biraz daha seyirci
ile etkileşim halinde maçını oynamasına neden oldu diyebiliriz belki de. Ortaya
eğlenceli görüntüler de çıktı sonuç olarak.
3 Haziran 2016 Cuma
Spor: 2016 Roland Garros Çeyrek Finallerin Ardından
Turnuva bu sene yağmurdan oldukça
etkilendi diyebilirim. Turnuvanın 9. günü olması gereken maçların tümü yağmur
nedeniyle ertelendi. Bir sonraki gün ise yine maçların birçoğu tamamlanamadı ve
dördüncü turdaki maçların tamamının bitmesi 11. günü buldu. Ben bu yazımda turnuvanın
11 ve 12. günlerinde oynanan çeyrek finallerden bahsedeceğim.
Etiketler:
2016,
Andy Murray,
Çeyrek Final,
Dominic Thiem,
Garbine Muguruza,
Kiki Bertens,
Novak Djokovic,
Quarterfinals,
Roland Garros,
Samantha Stosur,
Serena Williams,
Stanislas Wawrinka
30 Mayıs 2016 Pazartesi
Haftanın Şarkıları | 23 – 29 Mayıs 2016
Son günlerde biraz hasta olduğum için genelde çok, çok
sevdiğim ve her zaman dinlediğim kişileri veya grupları dinledim. Bunların
başında ise tabii ki Morrissey (The Smiths) ve Florence Welch (Florence +
The Machine) var. Ayrıca birkaç yeni şarkı da var listemde yine. Kısa ama
çok tatlı bir liste oldu bence.
Spor: 2016 Roland Garros 8. Günün Ardından
Turnuvada 8. Gün ile birlikte ilk çeyrek
finalistler belli olacaktı, ancak yağmurdan dolayı özellikle kadınlar ana
tablosundaki birkaç maç ertelendi. Turnuvanın ana kortu Philippe-Chatrier’deki açılışı ise Garbine Muguruza ile Svetlana
Kuznetsova yapmıştı. 4 numaralı seribaşı Garbine Muguruza, dünya 15 numarası Kuznetsova’yı 6-3 6-4’lük setlerle oldukça rahat bir şekilde geçerek
kadınlarda çeyrek finale yükselen ilk isim oldu. Muguruza bu sonuçla üst üste 3 kez Roland Garros’ta çeyrek
finale kalmış oldu. 2014 yılında
çeyrek finale ulaşırken Serena
Williams’a da şok bir mağlubiyet yaşatmıştı, hatta ben de o maçla tanımıştım Muguruza’yı. O maçtan sonra da takip
etmeye başladım ve son yıllarda en sevdiğim tenisçilerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Serena ve Azarenka ile birlikte kadınlar turunda en sevdiğim isim o hatta
galiba. Çok da heyecan verici bir oyunu var bir de, her yüzeyde de oldukça
başarılı performanslar gösterdiği son 2-3 yılda. Bakalım burada ne kadar
ilerleyebilecek? Ben en azından finale kadar çıkabileceğini düşünüyorum.
29 Mayıs 2016 Pazar
Spor: 2016 Roland Garros 7. Günün Ardından
Turnuvada ilk haftanın son gününde pek
beklenmedik sonuç olmadı diyebilirim, favoriler maçlarını kazanarak bir üst
tura yükseldiler. Günün en dikkat çeken karşılaşması ise dünya 1 numarası Serena Williams ile dünya 30 numarası Kristina
Mladenovic arasındaydı. Serena, Fransa’nın son yıllardaki en
iyi isimlerinden biri olan Kiki
Mladenovic karşında da oldukça sağlam bir performans gösterdi. Ev sahibi rakibini
6-4 7-6’lık iki sette geçmeyi başaran Serena
dördüncü tura yükseldi.
28 Mayıs 2016 Cumartesi
Spor: 2016 Roland Garros 6. Günün Ardından
Dünya 2 numarası Andy Murray, zorlu geçen
iki 5 setlik maçın ardından üçüncü turda rahat bir maç çıkardı. Dünya 28
numarası Ivo Karlovic’i 6-1 6-4 7-6’lık
üç sette geçmeyi başaran Murray, turnuvadaki
en rahat maçının ardından dördüncü tura yükselmeyi başardı.
Etiketler:
2016,
Agnieszka Radwanska,
Andy Murray,
Garbine Muguruza,
Grand Slam,
Kei Nishikori,
Petra Kvitova,
Rafael Nadal,
Richard Gasquet,
Roland Garros,
Shelby Rogers,
Stanislas Wawrinka
27 Mayıs 2016 Cuma
Spor: 2016 Roland Garros 5. Günün Ardından
9 kez Roland
Garros şampiyonu Rafael Nadal
ikinci turda vatandaşı Facundo Bagnis
ile karşılaştı. Nadal maça ilk iki
oyunu kaybederek başlasa da devamında müthiş bir performans gösterdi ve rakibini
6-3 6-0 6-3’lük setlerle geçerek adını üçüncü tura yazdırdı. Böylece Nadal, Grand Slam’lerdeki 200. galibiyetine ulaştı ve tarihte bunu başaran
8. tenisçi oldu. Bu alanda zirvede ise 302 galibiyetle Roger Federer bulunuyor.
26 Mayıs 2016 Perşembe
Spor: 2016 Roland Garros 4. Günün Ardından
Dünya 2 numarası Andy Murray için turnuvanın ikinci turu da oldukça zorlu geçti. Fransız
raket Mathias Bourgue ile karşılaşan
Murray maça iyi başlayarak ilk seti
6-2 ile hanesine yazdırsa da sonraki iki seti sırasıyla 6-2 ve 6-4 ile rakibine
kaptırınca setlerde 2-1 geri düştü. Dünya 2 numarası maçın devamında oyuna
ağırlığını koymayı başarınca son iki seti 6-2 6-3 kazanarak maçtan 3-2’lik
setler sonucunda galip ayrıldı. Bu sonuçla beraber Murray üst üste iki maçını da 5 sette kazanmış oldu ve açıkçası bu
başlangıcı pek de beklediğim gibi bir başlangıç olmadı. Çünkü Murray Roland Garros’a oldukça formda
gelmişti bu sene.
25 Mayıs 2016 Çarşamba
Spor: 2016 Roland Garros İlk Turun Ardından
Turnuvada ilk turdaki maçlar ilk üç günün
ardından tamamlanmıştı. Ben de bu üç gün yani turnuvanın ilk turunda neler
olduğunu toptan yazayım dedim. Turnuvanın ilk gününe yağmur damgasını vurmuş ve
birçok maç sonraki güne sarkmıştı ancak sonraki günlerde hava durumu biraz daha
iyiydi diyebiliriz. Tahmin edersiniz ki güçlü başlangıçlar olduğu gibi önemli
sürprizler de yaşandı. Hadi gelin bakalım neler olmuş ilk turda.
Etiketler:
2016,
Andy Murray,
Angelique Kerber,
Çağla Büyükakçay,
İpek Soylu,
Lucie Safarova,
Marsel İlhan,
Novak Djokovic,
Petra Kvitova,
Rafael Nadal,
Roland Garros,
Serena Williams
24 Mayıs 2016 Salı
Spor: 2016 Roland Garros’tan Önce
Yılın ikinci Grand
Slam’i oldukça ilginç bir şekilde başladı. Diğer Grand Slam’lerden farklı olarak Pazar günleri başlayan Roland Garros ile ilgili yazılarım
biraz gecikti, bunun nedeni benim şu sıralar biraz yoğun olmam ama yine de yazmadan içim rahat etmezdi. O yüzden geç olsun, güç olmasın da yazayım dedim.
Aslında turnuva hazır başlamışken turnuva öncesi değerlendirmesine ne gerek var
diye düşünüyor olabilirsiniz. Bence kesinlikle önemli çünkü turnuva öncesi
durum bilindiğinde turnuvanın gelişimi, yaşanan şoklar ve heyecanlar daha iyi
takip ediliyor. Üstelik bu sefer Roland
Garros’a gelişte tenis dünyasında daha önce yaşanmamış olaylar da
gerçekleşti. Bu olayların bazıları beni üzerken bazıları da oldukça sevindirdi.
E bu kadar lafa artık ne olduğunu az da olsa merak etmişsinizdir diye
düşünüyorum. Eğer merak ediyorsanız sizi yazımın devamına, turnuva öncesi
değerlendirmemi okumaya davet ediyorum.
Etiketler:
2016,
Andy Murray,
Çağla Büyükakçay,
Garbine Muguruza,
Grand Slam,
İpek Soylu,
Marsel İlhan,
Novak Djokovic,
Petra Kvitova,
Rafael Nadal,
Roger Federer,
Roland Garros,
Serena Williams,
Victoria Azarenka
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Haftanın Şarkıları | 16 – 22 Mayıs 2016
Bu hafta sakin şarkılardan oluşan bir listem var,
genellikle çok yorucu olmayan, sakin veya hafif hareketli diyebileceğim
şarkılar dinledim. Yani eğer yorucu olmayan, sakin bir şeyler dinlemek
isterseniz bu liste size göre olabilir. Ayrıca listem aslında çoğunlukla bu
hafta yayınlanan yeni şarkılardan da oluşuyor yani eğer ne çıkmış diye merak
ediyorsanız bir bakın derim.
21 Mayıs 2016 Cumartesi
Spor: Fenerbahçe’nin Final Four Yolculuğu (2016)
Geçen sene Fenerbahçe basketbol takımı Fenerbahçe
Ülker adı altında inanılmaz bir
Avrupa sezonu geçirmişti. Ben de birçok Euroleague
maçını Ülker Sports Arena’da canlı
izleme şansı bulmuştum. Sezon boyunca Muhteşem Koç Obradovic önderliğinde müthiş bir performansla inanılmaz iyi maçlar
çıkaran bu müthiş takım sezon sonunda son 4’e kalıp bu başarısını bir anlamda
taçlandırmıştı. 2015’te Euroleague’de Final Four’a kalan Fenerbahçe
Ülker sadece Fenerbahçe taraftarlarına bir ilki yaşatırken Türkiye’ye de uzun
bir aranın ardından bir ilki yaşatmıştı. Çünkü Efes Pilsen’nin Avrupa üçüncüsü olduğu 1999-2000 sezonundan tam
14 yıl sonra Euroleague’de Final Four’a kalmayı başaran ilk takım
olmuştu. Fenerbahçe için inanılmaz
heyecanlı maçların, müthiş geri dönüşlerin ve müthiş galibiyet serilerinin de
olduğu 2015 Avrupa basketbol
sezonunun bitişi ise pek istendiği gibi olmamış ve Fenerbahçe Ülker Final Four’dan galibiyet alamadan
dönmüştü. O müthiş sezonun ardından bu sene ise takım artık daha özgüvenli,
daha güçlü ve daha inançlıydı. Yine sezon boyunca müthiş maçlar çıkardılar ve
yine müthiş sezonlarını Final Four’a
kalmayı başararak taçlandırdılar. Peki ya devamında ne oldu? Obradovic ve takımı bir kez daha bizlere
hiç yaşamadığımız heyecanları, duyguları yaşattılar ve Fenerbahçeli olmamızla bir kez daha gurur duymamızı sağladılar.
Etiketler:
2016,
Bobby Dixon,
Bogdan Bogdanovic,
CSKA Moskow,
Ekpe Udoh,
Euroleague,
Fenerbahçe,
Final Four,
Jan Vesely,
Kostas Sloukas,
Laboral Kutxa,
Luigi Datome,
Melih Mahmutoğlu,
Pero Antic,
Spor,
Zeljko Obradovic
15 Mayıs 2016 Pazar
Haftanın Şarkıları | 9 – 15 Mayıs 2016
Çok yoğun bir hafta geçirsem de tabii ki müziksiz
olmazdı. Ancak bu haftanın yoğunluğunda bana en iyi gelen müzik türü hip hop oldu,
listemde de bunun etkileri biraz var sanki. Siz de yoğun ve sıkıntılı bir hafta
geçirdiyseniz/geçiriyorsanız bu listemin sizi de neşelendirebileceğini ve mutlu
edebileceğine inanıyorum.
8 Mayıs 2016 Pazar
Haftanın Şarkıları | 1 – 8 Mayıs 2016
Benim için haftanın en güzel olaylarından biri herhalde Justin Timberlake’in yeni şarkısını
yayınlaması oldu. Cuma günü yayınlanan bu müthiş şarkı şimdiden favorilerim
arasına girdi bile. Bu haftaki listem ise oldukça ilginç bir liste oldu
diyebilirim ve bu şarkıları bir arada görebileceğiniz başka bir liste olmadığına
da emin olabilirsiniz. Birçok yeni şarkıdan oluşan bu listem oldukça eğlenceli
de oldu bence. Tüm şarkılara bakmanızı öneririm. Aslında bu hafta en çok
dinlediğim albümlerden biri Beyonce’nin
oldukça beğenilen son albümü oldu ancak albüm şimdilik sadece Tidal’da olduğu için ondan bir şarkı
paylaşamadım. Yine de eğer sizin Tidal
hesabınız varsa bir an önce dinleyin derim. Müthiş bir albüm olmuş çünkü.
Etiketler:
Blossoms,
Bu Hafta,
Calvin Harris,
Florence + The Machine,
Grimes,
Jamie xx,
Jr Jr,
Justin Timberlake,
Kasabian,
Kesinlikle Dinlemelisin,
Müzik,
Rihanna,
Rooney,
SoKo,
Taylor Swift
14 Nisan 2016 Perşembe
Spor: NBA’de Dün İnanılmaz Bir Gece Yaşandı!
NBA’de dün normal
sezonun son maçları oynanacaktı ve iki maç çok dikkat çekiyordu kuşkusuz. NBA efsanelerin arasına adını yazdırmış
olan Kobe Bryant, 20 yıllık muhteşem kariyerini noktalayacak son maçına
çıkacaktı. Diğer yanda ise efsane olma yolunda emin adımlarla giden muhteşem Stephen Curry’nin takımı Golden State Warriors, bu sezonki 73.
Galibiyetini kazanıp NBA tarihine
geçmek istiyordu. Birçok anlamda unutulmaz bir gece yaşanacağı belliydi zaten
ve öyle de oldu. Hem de sadece NBA
veya basketbol adına da değil, spor adına unutulmaz ve tarihi bir gece yaşandı
dün.
3 Nisan 2016 Pazar
Kesinlikle Dinlemelisin: Haftanın Şarkıları | 28 Mart – 3 Nisan 2016
Yine bir Pazar günü ve yine bir şarkı listesiyle
karşınızdayım. Geçen haftaki listenin aksine bu haftaki listem biraz daha yakın
tarihte çıkmış şarkılardan oluşuyor. Genel anlamda biraz ilginç ve güzel de bir liste
oldu aslında. Bu hafta çok sevdiğim birkaç müzisyenin bu yaz İstanbul’a geleceğini
öğrendim ve hepsinden birer şarkı ekledim listeme.
Etiketler:
Bu Hafta,
Damon Albarn,
Florence + The Machine,
FreeSol,
George Ezra,
Hans Zimmer,
Junkie XL,
Justin Timberlake,
Kesinlikle Dinlemelisin,
Liste,
Muse,
Müzik,
Scorpions,
Sia,
The Beatles,
The Last Shadow Puppets
27 Mart 2016 Pazar
Kesinlikle Dinlemelisin: Haftanın Şarkıları | 21 - 27 Mart 2016
Uzun zamandır yeni bir şarkıcı veya grup
keşfetmemiştim. Yani en azından tam anlamıyla çok sevebileceğim birilerini
diyeyim. Ancak yaklaşık 2 hafta kadar önce falan Spotify’da dolaşırken yeni birini keşfettim. Ve gerçekten çok, çok
sevdim diyebilirim. Bahsettiğim kişi Fransız şarkıcı SoKo. 2 haftadır yani ilk dinlediğimden beri en çok dinlediğim kişi
o sanırım. Çok sevimli diyebileceğim bir sesi var ve bazı şarkı sözleri de oldukça
eğlenceli ve komik. Kendisi de oldukça ilginç ve eğlenceli biri zaten. Yani artık
diyebilirim ki kesinlikle favorilerimden biri oldu. Hatta bu listeyi bile
sadece onun şarkılarından yapabilirdim yani, o kadar sevdim.
Etiketler:
Blur,
BORNS,
Bu Hafta,
Coldplay,
David Bowie,
Elvis Presley,
Kesinlikle Dinlemelisin,
Liste,
Morrissey,
Müzik,
Queen,
SoKo,
The Doors,
The Smiths
21 Mart 2016 Pazartesi
Özel Bir Liste | 21 Mart 2016
Bu hafta Pazar günü paylaşacağım şarkı
listesini paylaşamadım. Ancak bugün özel bir anlamı olan bir şarkı listesi
paylaşmak istiyorum. En yakın arkadaşlarımdan birinin doğum günü bugün ve ben
birazcık unutmuş olabilirim bunu. Bahsettiğim kişi ise İlk Taslak alemi olarak çok
iyi tanıdığınız, bu blogu beraber kurduğum Melek. Filmlerde çokça gördüğümüz
bir şeyi yaparak ben de bu özel günde bir şarkı listesi hazırlamak istedi. Listede
öncelikle arkadaşlıkla ilgili birkaç şarkı var (hepsi de çok sevimli ve güzel
şarkılar). Ancak listenin tamamını da böyle yapmak istemedim, çok sevdiğim
birkaç şarkıyı da ekledim. Umarım listemi seversiniz. (Başta tabii ki Melek
olmak üzere)
13 Mart 2016 Pazar
Kesinlikle Dinlemelisin: Haftanın Şarkıları (7-13 Mart 2016)
Asla Bu
Hafta yazılarını düzenli olarak yazamadığım için ben de olaya farklı bir
açıdan yaklaşayım dedim ve her Pazar günü şarkı listesi paylaşmaya karar
verdim. Bu listeler ise o hafta keşfettiğim veya çok dinlediğim şarkılardan
oluşacak. Şarkılarla ilgili fikrimi belirtip bir de ilginç özellikleri varsa
onları da paylaşacağım. İlk listemde bu hafta birçok farklı türde şarkı var,
hepsi de çok aklıma takılan şarkılar oldular. Bu hafta çokça dinlediğim ve
sevdiğim bu şarkıları kesinlikle dinleyin derim. Bakalım siz de sevecek misiniz?
(Bu arada sıralamayı rastgele yaptım haberiniz olsun!)
Etiketler:
2016,
Arcade Fire,
Beyonce,
Bu Hafta,
Coldplay,
Florence + The Machine,
Kendrick Lamar,
Kesinlikle Dinlemelisin,
Liste,
Lord Huron,
Müzik,
The Beach Boys,
The Libertines,
The Maccabees,
The xx,
Will Butler
3 Mart 2016 Perşembe
Film/Haber: 88. Akademi Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Sinema dünyasının en önemli, en prestijli
ödülleri olan 88. Akademi Ödülleri Pazar günü yapılan törenle
sahiplerini buldu. Benim de merakla beklediğim 88. Oscar ödül töreninde tarihe geçen anların, uzun zamandır beklenen
sonuçların yanında beklenmedik sonuçlar da yaşandı. Ancak sanırım gecenin en
önemli ve en dikkat çeken özelliği ırkçılık ve ayrımcılık başta olmak üzere,
LGBT, küresel ısınma ve üniversitelerde meydana gelen taciz olayları ile ilgili
birçok sosyal içerikli mesajın varlığıydı. Sunucuların ve ödül kazananların
büyük bir çoğunluğu konuşmalarını bu gibi konulara ayırdı.
Etiketler:
2016,
Akademi Ödülleri,
Alejandro Gonzalez Innaritu,
Alicia Vikander,
Brie Larson,
Emmanuel Lubezki,
Ennio Morriconne,
Inside Out,
Leonardo DiCaprio,
Mad Max: Fury Road,
Mark Rylance,
Oscars,
Spotlight
27 Şubat 2016 Cumartesi
Müzik/Haber: 2016 Grammy ve Brit Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Müzik dünyasının en önemli iki Ödülleri sahiplerini buldu. Grammy’lerden sonra bu hafta da Brit Ödülleri sahiplerini buldu. Bu yazımda
iki törendeki dikkat çekici performanslardan ve kazananlardan bahsedeceğim. Grammy’den başlayayım. Bu yıl 58. si
düzenlenen Grammy Ödülleri oldukça etkileyici
performanslara sahip olurken geceye Taylor
Swift damgasını vurdu.
Etiketler:
1989,
2016,
25,
Adele,
Brits,
David Bowie,
Grammys,
Haber,
Lady Gaga,
Lorde,
Müzik,
Taylor Swift
26 Şubat 2016 Cuma
Arşiv/Müzik: Johnny Cash [The Man in Black]
Tüm zamanların en büyük müzisyenlerinden
biri olan Johnny Cash, 1932 yılında bugün dünyaya geldi. Ben de
bugün en sevdiğim müzisyenlerden biri olan Johnny
Cash’i anmak istedim. Karizmatik olduğu kadar içten ve çok da samimi olan efsane
müzisyen şarkılarıyla beni her zaman çok etkilemeyi başarmıştı. Hem sizi mutlu
edip yüzünüze bir tebessüm yerleştirmeyi sağlayan hem de hüzünlü şarkılarıyla
sizi tam anlamıyla etkisi altına almayı başaran “Siyah Giyen” bu büyük ikon her türlü duyguya müthiş bir şekilde hitap
edebilen nadir sanatçılardan biriydi.
14 Şubat 2016 Pazar
Kesinlikle İzlemelisin: Deadpool (2016) [Alternatif İnceleme]
Çok uzun süren bir bekleyişin ardından eğlenceli,
komik, geveze ve bir o kadar da küfürbaz olan anti-kahraman Deadpool’u sonunda beyaz perdede
izleyebildik. Tim Miller’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmde karizmatik kahramanımızı
ise daha önce X-Men Origins: Wolverine
filminde de karaktere hayat vermiş olan Ryan
Reynolds canlandırıyor. Film nasıldı derseniz, tek kelime ile mükemmel
olmuş. Yani bir Deadpool filminden
ne beklerseniz bu filmde onu buluyorsunuz ki benim gibi Deadpool hayranlarının tek istediği de buydu bence. Filmin en
önemli özelliği ise son zamanda Hollywood’u eleştiren Hollywood filmleri
yapısında olması yani süper kahraman filmlerini (tabi bunun yanında başka birçok
şeyi de) eleştirmesiydi. Bu benim filmin en sevdiğim yönüydü. Bunlara ek olarak
ise daha çıkmadan yayınlanan video, fragman ve resimleriyle bizi eğlendirmeyi başarmıştı
da. (Buradan sonra bazı spoiler’lar olacak, ben sizi şimdiden uyarayım.)
Etiketler:
2016,
Colossus,
Deadpool,
Ed Skrein,
Film,
Hugh Jackman,
İnceleme,
Junkie XL,
Kesinlikle İzlemelisin,
Marvel,
Morena Baccarin,
Negasonic Teenage Warhead,
Ryan Reynolds,
Wolverine,
X-Men
Film/Haber: Super Bowl 50’de yayınlanan TV Spotları!
Geçtiğimiz hafta Amerikan Futbol Ligi (NFL)
finali olan Super Bowl vardı. Her
sene Amerika’da hayatı resmen durduran ve büyük gösterilere ve konserlere de
sahne olan Super Bowl, dünyanın en
çok izlenen spor organizasyonlarından biridir de ayrıca. Bu büyük
organizasyonla ilgili en çok konuşulan konulardan bir başkası ise aralarda yayınlanan
reklamlar ve bazı filmlerin bu organizasyona özel olarak hazırladığı
fragmanlardır. Bu senenin reklam açısından kazananı hiç şüphesiz ki Batman V. Superman filmine özel müthiş
iki reklam hazırlayan THY’di. Bunun
dışında da bir sürü iyi reklam filmi yayınlansa da en dikkat çekici olanı THY’ninkiydi. E tabi bir sürü filmden
de yeni tanıtım fragmanları yayınladı. Bu TV spotlarından en dikkat çekici olanları
Captain America: Civil War ve X-Men: Apocalypse’ti ancak beni en
heyecanlandıran The Jungle Book’un yeni fragmanı oldu. Yayınlanan
tüm fragmanları (yorumlarımla birlikte) yazıma ekledim. Yazımda bunlara ek
olarak THY reklamları da var
aranızda izlemeyenler varsa hala onlara da bakmanızı tavsiye ederim. Peki bu
yazıyı niye bir hafta geç yazdın diye düşünüyorsanız, cevabım hem bu hafta okulun
da açılmasıyla biraz yoğun olmamdı hem de bugün eğer biraz sıkılıyorsanız ve yapacak
daha iyi bir işiniz yoksa alın bu TV spotlarını izleyebilirsiniz diye düşündüm.
Bazılarını özellikle mutlaka izleyin derim.
Etiketler:
Alice Through the Looking Glass,
Batman V Superman,
Captain America: Civil War,
Deadpool,
Eddie The Eagle,
Film,
Fragman,
Haber,
Jason Bourne,
Super Bowl 50,
The Jungle Book,
THY,
X-Men: Apocalypse
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)