28 Temmuz 2015 Salı

Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Maçı Öncesi Fenerbahçe Kadrosu


Bu akşam Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Ukrayna’dan Shakhtar Donetsk ile karşılaşacak. Bu karşılaşmada Fenerbahçe’nin başında Olympiakos’tan gelen yeni teknik direktör Vitor Pereira var. Shakhtar Donetsk’in başında ise Türk futbolseverlerin iyi tanıdığı bir isim olan Mircea Lucescu var. Bu önemli karşılaşma öncesi Fenerbahçe’nin yeni transferlerinin kısa bir değerlendirmesini yapmak istedim.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Film/Haber: Spectre'de Yeni Fragman !!


Son James Bond filmi Spectre’den yeni bir fragman yayınlandı. Daniel Craig’in bir kez daha Bond rolünde olacağı Spectre’nin yönetmenliğini Sam Mendes üstleniyor ve Mendes’in son açıklamalarına bakılırsa bu kendisinin son Bond filmi olacak. Yönettiği bir önceki Bond filmi Skyfall’ın gişedeki en başarılı Bond filmi olmasının ardından 24. Bond filmini yani Spectre’yi yönetmeyeceğini açıklayan Mendes, daha sonra bir kere daha yönetmenlik koltuğuna oturması için ikna edilmişti. Ancak Mendes bu sefer daha kararlı gibi.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Film/Haber: Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper'ın Son Filmi Joy'un İlk Fragmanı Geldi !


Son yıllarda beyazperdede en çok karşılaştığımız ikililerden belki de en önemlisi Jennifer Lawrence-Bradley Cooper ikilisi. Bu ikiliyi 2012 yapımı Silver Linings Playbook’ta, 2013 yapımı American Hustle ve 2014 yapımı Serena‘da görmüştük. Beraber oynadıkları ilk iki filmde çok iyi performans gösteren ikilinin son filmi ise hayal kırıklığı olmuştu. Ancak bu ikili 1 Ocak 2016’da ülkemizde vizyona girecek olan Joy adlı filmde de beraber olacaklar. Joy’un fragmanı ise birkaç gün önce yayınlandı.

Bu Hafta - 19 Temmuz 2015

Geçen hafta pek kayda değer bir şey yapmadığım için Bu Hafta yazısı yazmamıştım. Bu hafta ise tatile gitmemden dolayı yine pek birşey yapamadım ama yine de yazacak daha çok şeyim oldu. (Geçen haftayı da ekledim bu yazıma.)

Ne Okudum ?

Paula Hawkins’in Trendeki Kız adlı romanını okudum. Kitaba geçen hafta başlamıştım aslında başlarda biraz ağır ilerlediği için birkaç gün ara verip sonra devam etmiştim. Devam ettikçe heyecan arttı ve kitap beni daha da içine çekmeye başladı. Konusu da gittikçe daha ilginç hale geldi ve sonu da tahmin etmediğim bir şekilde bitti ki bu da benim için çok önemliydi çünkü son zamanlarda okuduğum kitapların sonu genelde tahmin edilebilir oluyordu. Kitabı özellikle son kısımları sayesinde sevdim diyebilirim. 


Ne İzledim ?

The Good Wife’ın ikinci sezonuna devam ettim ve gittikçe daha heyecanlı olmaya başladı. İkinci sezonun bitmesine az kaldı. Bunun yanında bir de Project Almanac’ı izledim. Bilimkurgu türünde el kamerasıyla çekilmiş bir film, görüntü kalitesi de gayet iyiydi. Zaman yolculuğu ile ilgili olan bu filmdeki en önemli özellikleri ise çekim şekli ve efektleriydi. Filmdeki oyunculukları da beğendim. Filmin sonunu ise aslında pek beğenmemiştim ancak daha sonra düşününce iyi bir son olduğunu fark ettim. Filmin konusu gerçekten güzel ama daha iyi işlenebilirdi bence. Neyse bence buna rağmen yine de güzel ve izlenebilir bir film olmuş.

Ne Dinledim ?


Daha önce Florence and the Machine’in son albümünü (How Big, How Blue, How Beautiful) çok sevdiğimi söylemiştim. Bu hafta da grubun ilk albümü olan Lungs’ı dinledim ve onu da çok sevdim. Albümdeki tüm şarkıları sevdim sanırım, gerçekten çok güzel bir albüm. Hatta son albümden belki bir tık daha iyi bile diyebilirim ki o albüm de benim favorilerimden biri olmuştu. (Hadi ikisine eşit diyeyim en iyisi.) Diğer albümü de dinlerim yakında artık. Bu hafta ayrıca X Ambassadors’ın Renegades adlı şarkısını keşfettim. O şarkıyı da Lungs albümünü de dinlemenizi öneririm. Aşağıya Renegades’i ve Lungs’dan bir şarkıyı ekledim.



14 Temmuz 2015 Salı

Film/Haber: Suicide Squad'ın Comic-Con Fragmanı Yayınlandı !!!



Comic-Con’dan sonra Suicide Squad’ın düşük kaliteli halde fragmanı sızdırılmıştı. Bunun ardından DC fragmanı yüksek kaliteli halde (beklenenden erken bir şekilde) yayınladı (ya da zorunda kaldı da diyebiliriz). Fragmanda filmden beklediğim hava vardı ve bunun yanında tüm kötü karakterlerimiz de fragmanda. Bence çok iyi olmuş fragman, filmi heyecanla bekliyorum.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Spor: Wimbledon 13. Günün Ardından



Veee sonunda geldik 2015 Wimbledon’ın son gününe, sabırsızlıkla beklenen tek erkekler finaline. Dün tenisseverler iki yaşayan efsanenin, dünya 1 ve 2 numarasının inanılmaz mücadelesine şahit oldular. Ayrıca bu muhteşem maç geçen seneki unutulmaz finalin de rövanşı niteliğindeydi. 7 Wimbledon şampiyonluğu bulunan Ekselansları lakaplı Roger Federer’in karşısında üst üste 2. Ve toplamda 3. Wimbledon şampiyonluğunu kazanmak isteyen Nole lakaplı Novak Djokovic vardı. Bu iki yaşayan efsane son iki yılı domine etmişlerdi zaten. Bu sene en çok maç kazanmayı başaran tenisçi Novak Djokovic’ti. Ancak bu turnuvanın en iyi ismi belki de kariyerinin en iyi zamanlarından birini geçiren Roger Federer’di ve son şampiyon Djokovic’in turnuvadaki performansı ise geçen seneki kadar iyi değildi. Yani Djokovic finale geçen seneki kadar favori görülerek gelmemişti ama bu yeni bir maçtı ve herşey sıfırdan başlıyordu.

11 Temmuz 2015 Cumartesi

Spor: Wimbledon 12. Günün Ardından


Kadınlarda final günü bugündü ve kesinlikle adına yakışır bir final oldu. Yaşayan efsane dünya 1 numarası Serena Williams’ın karşında geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri olan hatta belki geleceğin dünya 1 numarası diyebileceğimiz Garbine Muguruza vardı. Serena Williams 21. Grand Slam’ini ve üst üste 4. Grand Slam’ini kazanarak tarih yazmak (ve Serena Slam yapmak) istiyordu. Garbine Muguruza ise ilk Grand Slam’ini kazanmak istiyordu. Çekişmeli ve çok güzel bir maç oldu. Neredeyse tenise dair herşeyi gördük bugün.

Spor: Wimbledon 11. Günün Ardından


11. günde erkekler yarı finalleri vardı. Dünya 2 numarası Roger Federer, dünya 4 numarası Andy Murray ile karşılaştı. Ekselansları, mükemmel bir tenis maçının nasıl olması gerektiğini gösterdi hem de ev sahibi Andy Murray karşısında. Murray’nin de çok iyi oynadığı bu maçta Federer tek kelime ile mükemmeldi. Servisleri tüm turnuvada olduğu gibi bu maçta da müthişti, maç boyunca çok agresif oynadı ve buna rağmen çok az basit hatası vardı. Benim gördüğüm belki de en iyi Federer’di. İyi oynayan Murray’e karşı çekişmeli geçen bu maçı 7-5, 7-5, 6-4’lik üç sette kazanmayı başaran Federer, Wimbledon yarı finallerindeki yenilmezlik serisini de sürdürmüş oldu. Murray’nin tüm setlerin sonunda sette kalmak için servis kullandığı oyunları kaybekmesiyle Federer oynadığı 10. Wimbledon yarı finalinden de galibiyetle ayrıldı. Maçta Federer’in 20 ace, 56 winner’ı ve sadece 11 basit hatası vardı. 7 Wimbledon şampiyonluğunu Pete Sampras’la paylaşan Roger Federer, Pazar günü 8. Wimbledon şampiyonuluğunu kazanıp bunu başaran ilk tenisçi olmaya çalışacak.

9 Temmuz 2015 Perşembe

Spor: Wimbledon 10. Günün Ardından


10. günde ise kadınlar yarı finalleri vardı. İlk finalistin belirleneceği maçta Agnieszka Radwanska, Garbine Muguruza ile karşılaştı. Maça çok iyi başlayan Muguruza oldu ve ilk seti çok rahat bir şekilde 6-2 kazandı. İlk setteki yakaladığı momentumu ikinci sete de taşıyan Muguruza servis kırarak 3-1 öne geçmişti ancak Radwanska iyi bir ivme yakalayıp üst üste 5 oyun kazandı ve seti 6-3 alarak maçı final setine uzattı. Son settin başlarında iki raket de servis kırdı ama setin ilerleyen bölümünde rakibine üstünlük kurmayı başaran Muguruza oldu. Final setini 6-3 kazanan Muguruza, zorlu mücadeleyi 1 saat 55 dakikada tamamlayarak kariyerinde ilk defa bir Grand Slam’de finale yükselmeyi başardı. Bu sonuçla Muguruza 1996 ‘da finale yükselen Arantxa Sánchez Vicario'dan beri Wimbledon’da finale yükselen ilk İspanyol tenisçi oldu.

Spor: Wimbledon 9. Günün Ardından


Turnuvanın 9. Gününde erkekler çeyrek finalleri vardı. Roger Federer’in rakibi Gilles Simon’du. Ekselansları turnuvadaki mükemmel performansını bu maçta da devam ettirdi. Halle’de şampiyonluğa giderken de Wimbledon’da da hiç servisini kırdırmamış olan Roger Federer uzun bir aradan sonra ilk defa bu maçta servisini kırdırmıştı ve böylece bu uzun seri son bulmuştu. Halle’den beri tam 116 oyun boyunca hiç servis kırdırmayan Federer böylece 16 yıllık bir rekoru da kırmış oldu. Maçta servis kırdırdığı set dışında çok zorlanmayan Federer, Simon’u 6-3, 7-5, 6-2’lik setler sonunda yenerek müthiş bir performansla yarı finale yükseldi.

8 Temmuz 2015 Çarşamba

Spor: Wimbledon 8. Günün Ardından


8. gün kadınlar çeyrek final günüydü. İlk defa Wimbledon’da çeyrek final oynayan iki tenisçinin yani Garbine Muguruza ve Timea Bacsinzky’nin karşı karşıya geldiği mücadelede kazanan 7-5 6-3’lük skorla İspanyol Garbine Muguruza oldu. Bir önceki turda 5 numaralı seribaşı Caroline Wozniacki’yi elemeyi başaran Muguruza, çeyrek finalde de Bacsinzky’yi eleyerek kariyerinde ilk defa bir Grand Slam’de yarı finale yükselmeyi başardı. Ayrıca bu sonuçla Muguruza 1997 yılından beri Wimbledon’da tek kadınlarda yarı finale çıkmayı başaran ilk İspanyol tenisçi oldu.

Spor: Wimbledon 7. Günün Ardından


Turnuvanın 7. Gününde tüm zamanların en güzel eşleşmelerinden biri vardı. Bir dönemi beraber domine eden iki önemli tenisçinin maçı vardı. Dünya 1 numarası Serena Williams’ın dördüncü turdaki rakibi ablası Venus Williams’dı. İki yaşayan efsaneyi ve ayrıca buluşturan bu mücadele turnuvanın en kaliteli maçlarından biriydi. Tenis kalitesi gerçekten çok iyiydi ve çok güzel bir maç oldu.

7 Temmuz 2015 Salı

Bu Hafta - 05 Temmuz 2015

Her zamanki gibi biraz geç yazıyorum bu yazıyı. Umarım zamanında yazmaya başlarım ileride. Ama en azından hafta bitmeden yazabildim.

Ne Okudum ?

Geçen hafta Erin Morgenstern’in Gece Sirki isimli romanına başladım demiştim. Bu hafta onu bitirdim. Gerçi biraz zor oldu çünkü başlarda sıkılmıştım. Ancak ilerledikçe konu daha ilgi çekici hale geldi ve kısaca kitabı sevdim diyebilirim. Bunun yanında bir de çizgi roman okudum. Yine çok fazla kitap okuyamadım ama en azından iki tanesi bitmiş oldu. Çizgi romanın adı ise Deadpool Marvel Evreni’ni Öldürüyor’du. Eğlenceli bir çizgi romandı, tabi bu ana karakterin yani Deadpool’un karakterinden de kaynaklanıyor. Ayrıca çizimleri ve hikayenin gidişatı da güzeldi. Bunu da sevdim diyebilirim.  

Ne İzledim ?

Bu hafta The Good Wife’ı izlemeye devam ediyorum, ikinci sezonun ortalarındayım. Dizi harika gidiyor, Julianna Margulies (Alicia) ve Christine Baranski (Diane) her zamanki gibi inanılmazlar. Daha çok Good Wife’a ve kitaplara yoğunlaştığım için film izlemeye çok vaktim olmuyor aslında ama bu hafta La Strategie de la poussette ve Her’i izledim. La Strategie de la poussette adından da anlaşılacağı gibi bir fransız filmiydi, komik ama ortalama bir filmdi. Her ise çok güzeldi. Filmde kullanılan renkler ve müzikler çok güzel bir etki yaratıyordu. Juaquin Phoenix, Amy Adams ve Rooney Mara çok iyilerdi. Ancak asıl kahraman Scarlett Johansson’ın sesiydi. Ayrıca filmde çok güzel detaylar da mevcuttu. Filmin incelemesini yakın zamanda yazmayı düşünüyorum, o yüzden daha detaylı anlatmayayım burada.  

Ne Dinledim ?


Bu hafta Kongos’un Lunatic adlı albümünü dinledim. Lunatic zaten grubun tek albümü şimdilik ve ben de birkaç şarkısını bilmeme rağmen tamamını dinleyememiştim. Alternatif rock türünde olan bu albümü sevdim, Güney Afrikalı 4 kardeşten oluşan bu grubun biraz farklı ve güzel bir stili var. Eğer siz de benim gibi Radyo Eksen dinlemeyi seviyorsanız zaten grubun Come With Me Now ve I’m Only Joking’i kesin duymuşsunuzdur. Ben de ilk önce radyoda bu şarkılar ile karşılaşmıştım zaten. Bu ikisi dışında sevdiğim birkaç şarkıları daha var tabi ama en sevdiklerimden biri Hey I Don’t Know oldu. Onu aşağıya ekledim, bakabilirsiniz ama albümü ve diğer şarkılarını da dinlemenizi tavsiye ederim. Bu hafta Kongos dışında bir de AC/DC dinledim çünkü Spotify’a daha yeni geldi albümleri ve ben de eski albümlerinden itibaren dinlemeye başladım. Daha bitmedi tabii ki yeni gördüğüm için ama yine daha önce görmediğim güzel şarkılarını buldum. Bence gelmiş geçmiş en iyi gruplardan biri AC/DC’dir zaten. Onlardan da bir şarkıyı alta ekledim. (En sevdiklerimden biridir.)



5 Temmuz 2015 Pazar

Spor: Wimbledon 6. Günün Ardından



6. günde ise en önemli kayıp yaşandı bence. Geçen senenin şampiyonu ve benim Wimbledon’da izlemeyi en sevdiğim oyunculardan biri olan Petra Kvitova sürpriz bir yenilgiyle turnuvaya veda etti. Aslında sürpriz demek çok doğru da olmaz belki çünkü rakibi eski dünya 1 numarası olan Jelena Jankovic’ti. Sürpriz diye nitelendirmemin nedeni Jankovic’in eski formundan uzak olması ve Kvitova’nın da son yıllarda Wimbledon’da çok iyi olmasıydı. Ancak Kvitova son yıllardan farklı olarak bu sene bir hastalık sebebiyle her yıl Wimbledon öncesi katıldığı Eastbourne’e katılmamış ve hazırlık dönemini boş geçmişti. Son şampiyon, Jankovic’in müthiş direnişinin ve belki de çok iyi bir hazırlık dönemi geçirmemesinin etkisiyle tunuvaya bu sene çok erken veda etti.

Spor: Wimbledon 5. Günün Ardından


5. günün en beklenen maçı ise turnuvanın şu ana kadarki en çekişmeli ve en heyecanlı maçıydı. O günün manşetlerinde de bu beklenti açıkça görülüyordu. İngiltere’de manşetler Britanya 1 numarası mı yoksa Dünya 1 numarası mı şeklindeydi. Dünya 1 numarası Serena Williams ile Britanya 1 numarası Heather Watson aradındaki bu müthiş mücadele kesinlikle görülmeye değerdi.

Spor: Wimbledon 4. Günün Ardından


Bu sene düşüş yaşayan tenisçiler arasında belki de en önemli isim Rafael Nadal. Wimbledon’da 2011’de oynadığı finalden beri iyi bir sonuç elde edemeyen ve erken elenen Rafa bu sene de turnuvaya erken veda etti. Turnuvanın ikinci turunda bir servis-vole oyuncusu olan Dustin Brown ile karşılaşan dünya 10 numarası Nadal, rakibinin iyi file önü oyununa bir türlü çözüm üretemeyince Wimbledon’a üst üste üçüncü kez erken veda etmekten kurtulamadı.

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Spor: Wimbledon 3.Günün Ardından


Dünya 1 numarası Serena Williams, ikinci turda Timea Babos ile karşılaştı. Mücadeleyi 1 saate yakın bir sürede kazanan 6-4 ve 6-1’lik setlerle kazanan Serena adını rahat bir şekilde ikinci tura yazdırdı.

Spor: Wimbledon 2. Günün Ardından


Turnuvanın ikinci gününde Roger Federer korttaydı. Centre Court’ta Damir Dzumhur ile karşılaştı. Ekselansları bu sene Roland Garros’ta da karşılaştığı Boşnak rakibini yine rahat bir şekilde geçmeyi başardı. Federer maçı 6-1, 6-3, 6-3'lük setlerle 1 saat 7 dakikada kazandı.

Spor: Wimbledon 1. Günün Ardından


Aslında Wimbledon’daki ilk beş gün için bir yazı yazmayı düşünmüştüm ancak sonra fark ettim ki yazacak bir sürü önemli maç var o yüzden yine her gün için ayrı bir yazı yazmaya karar verdim. Açılış günüyle başlayalım.