Bu akşam Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Ukrayna’dan Shakhtar Donetsk ile karşılaşacak. Bu karşılaşmada
Fenerbahçe’nin başında Olympiakos’tan gelen yeni teknik
direktör Vitor Pereira var. Shakhtar Donetsk’in başında ise Türk
futbolseverlerin iyi tanıdığı bir isim olan Mircea Lucescu var. Bu önemli karşılaşma öncesi Fenerbahçe’nin yeni transferlerinin kısa
bir değerlendirmesini yapmak istedim.
28 Temmuz 2015 Salı
Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Maçı Öncesi Fenerbahçe Kadrosu
Etiketler:
2016,
Abdoulaye Ba,
Fabiano Riberio,
Fenerbahçe,
Fernandao,
Josef De Souza,
Luis Nani,
Robin Van Persie,
Shakhtar Donetsk,
Simon Kjaer,
Şampiyonlar Ligi,
Şener Özbayraklı,
UEFA,
Vitor Pereira
22 Temmuz 2015 Çarşamba
Film/Haber: Spectre'de Yeni Fragman !!
Son James Bond filmi Spectre’den
yeni bir fragman yayınlandı. Daniel Craig’in bir kez daha Bond rolünde olacağı Spectre’nin yönetmenliğini Sam Mendes üstleniyor ve Mendes’in son açıklamalarına bakılırsa
bu kendisinin son Bond filmi olacak.
Yönettiği bir önceki Bond filmi Skyfall’ın gişedeki en başarılı Bond
filmi olmasının ardından 24. Bond
filmini yani Spectre’yi
yönetmeyeceğini açıklayan Mendes, daha
sonra bir kere daha yönetmenlik koltuğuna oturması için ikna edilmişti. Ancak Mendes bu sefer daha kararlı gibi.
Etiketler:
2015,
Andrew Scott,
Ben Whishaw,
Christoph Waltz,
Daniel Craig,
Dave Bautista,
James Bond,
Lea Seydaux,
Monica Belluci,
Naomie Harris,
Ralph Fiennes,
Sam Mendes,
Spectre
20 Temmuz 2015 Pazartesi
Film/Haber: Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper'ın Son Filmi Joy'un İlk Fragmanı Geldi !
Son yıllarda beyazperdede
en çok karşılaştığımız ikililerden belki de en önemlisi Jennifer Lawrence-Bradley
Cooper ikilisi. Bu ikiliyi 2012
yapımı Silver Linings Playbook’ta, 2013 yapımı American Hustle ve 2014
yapımı Serena‘da görmüştük. Beraber
oynadıkları ilk iki filmde çok iyi performans gösteren ikilinin son filmi ise
hayal kırıklığı olmuştu. Ancak bu ikili 1
Ocak 2016’da ülkemizde vizyona girecek olan Joy adlı filmde de beraber olacaklar. Joy’un fragmanı ise birkaç gün önce yayınlandı.
Bu Hafta - 19 Temmuz 2015
Geçen hafta pek kayda
değer bir şey yapmadığım için Bu Hafta yazısı yazmamıştım. Bu hafta ise tatile
gitmemden dolayı yine pek birşey yapamadım ama yine de yazacak daha çok şeyim
oldu. (Geçen haftayı da ekledim bu yazıma.)
Ne Okudum ?
Paula Hawkins’in Trendeki Kız adlı romanını
okudum. Kitaba geçen hafta başlamıştım aslında başlarda biraz ağır ilerlediği için
birkaç gün ara verip sonra devam etmiştim. Devam ettikçe heyecan arttı ve kitap
beni daha da içine çekmeye başladı. Konusu da gittikçe daha ilginç hale geldi
ve sonu da tahmin etmediğim bir şekilde bitti ki bu da benim için çok önemliydi
çünkü son zamanlarda okuduğum kitapların sonu genelde tahmin edilebilir
oluyordu. Kitabı özellikle son kısımları sayesinde sevdim diyebilirim.
Ne İzledim ?
The Good Wife’ın ikinci sezonuna devam ettim ve gittikçe daha heyecanlı olmaya başladı.
İkinci sezonun bitmesine az kaldı. Bunun yanında bir de Project Almanac’ı izledim. Bilimkurgu türünde el kamerasıyla
çekilmiş bir film, görüntü kalitesi de gayet iyiydi. Zaman yolculuğu ile ilgili
olan bu filmdeki en önemli özellikleri ise çekim şekli ve efektleriydi. Filmdeki
oyunculukları da beğendim. Filmin sonunu ise aslında pek beğenmemiştim ancak
daha sonra düşününce iyi bir son olduğunu fark ettim. Filmin konusu gerçekten
güzel ama daha iyi işlenebilirdi bence. Neyse bence buna rağmen yine de güzel
ve izlenebilir bir film olmuş.
Ne Dinledim ?
Daha önce Florence and the Machine’in son
albümünü (How Big, How Blue, How
Beautiful) çok sevdiğimi söylemiştim. Bu hafta da grubun ilk albümü olan Lungs’ı dinledim ve onu da çok sevdim.
Albümdeki tüm şarkıları sevdim sanırım, gerçekten çok güzel bir albüm. Hatta son
albümden belki bir tık daha iyi bile diyebilirim ki o albüm de benim
favorilerimden biri olmuştu. (Hadi ikisine eşit diyeyim en iyisi.) Diğer albümü
de dinlerim yakında artık. Bu hafta ayrıca X
Ambassadors’ın Renegades adlı
şarkısını keşfettim. O şarkıyı da Lungs
albümünü de dinlemenizi öneririm. Aşağıya Renegades’i
ve Lungs’dan bir şarkıyı ekledim.
14 Temmuz 2015 Salı
Film/Haber: Suicide Squad'ın Comic-Con Fragmanı Yayınlandı !!!
Comic-Con’dan sonra Suicide Squad’ın
düşük kaliteli halde fragmanı sızdırılmıştı. Bunun ardından DC fragmanı yüksek kaliteli halde (beklenenden
erken bir şekilde) yayınladı (ya da zorunda kaldı da diyebiliriz). Fragmanda
filmden beklediğim hava vardı ve bunun yanında tüm kötü karakterlerimiz de
fragmanda. Bence çok iyi olmuş fragman, filmi heyecanla bekliyorum.
Etiketler:
2015,
Comic Con,
DC,
Harley Quinn,
Joker,
Suicide Squad,
Trailer
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Spor: Wimbledon 13. Günün Ardından
Veee sonunda geldik 2015 Wimbledon’ın son gününe,
sabırsızlıkla beklenen tek erkekler finaline. Dün tenisseverler iki yaşayan
efsanenin, dünya 1 ve 2 numarasının inanılmaz mücadelesine şahit oldular.
Ayrıca bu muhteşem maç geçen seneki unutulmaz finalin de rövanşı
niteliğindeydi. 7 Wimbledon
şampiyonluğu bulunan Ekselansları
lakaplı Roger Federer’in karşısında
üst üste 2. Ve toplamda 3. Wimbledon
şampiyonluğunu kazanmak isteyen Nole
lakaplı Novak Djokovic vardı. Bu iki
yaşayan efsane son iki yılı domine etmişlerdi zaten. Bu sene en çok maç
kazanmayı başaran tenisçi Novak Djokovic’ti.
Ancak bu turnuvanın en iyi ismi belki de kariyerinin en iyi zamanlarından
birini geçiren Roger Federer’di ve
son şampiyon Djokovic’in turnuvadaki
performansı ise geçen seneki kadar iyi değildi. Yani Djokovic finale geçen seneki kadar favori görülerek gelmemişti ama
bu yeni bir maçtı ve herşey sıfırdan başlıyordu.
11 Temmuz 2015 Cumartesi
Spor: Wimbledon 12. Günün Ardından
Kadınlarda final günü
bugündü ve kesinlikle adına yakışır bir final oldu. Yaşayan efsane dünya 1 numarası
Serena Williams’ın karşında
geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri olan hatta belki geleceğin dünya 1
numarası diyebileceğimiz Garbine
Muguruza vardı. Serena Williams
21. Grand Slam’ini ve üst üste 4. Grand
Slam’ini kazanarak tarih yazmak (ve Serena
Slam yapmak) istiyordu. Garbine
Muguruza ise ilk Grand Slam’ini
kazanmak istiyordu. Çekişmeli ve çok güzel bir maç oldu. Neredeyse tenise dair
herşeyi gördük bugün.
Spor: Wimbledon 11. Günün Ardından
11. günde erkekler yarı finalleri vardı. Dünya 2 numarası Roger Federer, dünya 4 numarası Andy Murray ile karşılaştı. Ekselansları, mükemmel bir tenis maçının nasıl olması gerektiğini gösterdi hem de ev sahibi Andy Murray karşısında. Murray’nin de çok iyi oynadığı bu maçta Federer tek kelime ile mükemmeldi. Servisleri tüm turnuvada olduğu gibi bu maçta da müthişti, maç boyunca çok agresif oynadı ve buna rağmen çok az basit hatası vardı. Benim gördüğüm belki de en iyi Federer’di. İyi oynayan Murray’e karşı çekişmeli geçen bu maçı 7-5, 7-5, 6-4’lik üç sette kazanmayı başaran Federer, Wimbledon yarı finallerindeki yenilmezlik serisini de sürdürmüş oldu. Murray’nin tüm setlerin sonunda sette kalmak için servis kullandığı oyunları kaybekmesiyle Federer oynadığı 10. Wimbledon yarı finalinden de galibiyetle ayrıldı. Maçta Federer’in 20 ace, 56 winner’ı ve sadece 11 basit hatası vardı. 7 Wimbledon şampiyonluğunu Pete Sampras’la paylaşan Roger Federer, Pazar günü 8. Wimbledon şampiyonuluğunu kazanıp bunu başaran ilk tenisçi olmaya çalışacak.
9 Temmuz 2015 Perşembe
Spor: Wimbledon 10. Günün Ardından
10. günde ise kadınlar
yarı finalleri vardı. İlk finalistin belirleneceği maçta Agnieszka Radwanska, Garbine
Muguruza ile karşılaştı. Maça çok iyi başlayan Muguruza oldu ve ilk seti çok rahat bir şekilde 6-2 kazandı. İlk
setteki yakaladığı momentumu ikinci sete de taşıyan Muguruza servis kırarak 3-1 öne geçmişti ancak Radwanska iyi bir ivme yakalayıp üst üste 5 oyun kazandı ve seti
6-3 alarak maçı final setine uzattı. Son settin başlarında iki raket de servis
kırdı ama setin ilerleyen bölümünde rakibine üstünlük kurmayı başaran Muguruza oldu. Final setini 6-3 kazanan
Muguruza, zorlu mücadeleyi 1 saat 55
dakikada tamamlayarak kariyerinde ilk defa bir Grand Slam’de finale yükselmeyi başardı. Bu sonuçla Muguruza 1996 ‘da finale yükselen Arantxa
Sánchez Vicario'dan beri Wimbledon’da
finale yükselen ilk İspanyol tenisçi oldu.
Spor: Wimbledon 9. Günün Ardından
Turnuvanın 9. Gününde erkekler
çeyrek finalleri vardı. Roger Federer’in
rakibi Gilles Simon’du. Ekselansları turnuvadaki mükemmel
performansını bu maçta da devam ettirdi. Halle’de
şampiyonluğa giderken de Wimbledon’da
da hiç servisini kırdırmamış olan Roger
Federer uzun bir aradan sonra ilk defa bu maçta servisini kırdırmıştı ve böylece
bu uzun seri son bulmuştu. Halle’den
beri tam 116 oyun boyunca hiç servis kırdırmayan Federer böylece 16 yıllık bir rekoru da kırmış oldu. Maçta servis
kırdırdığı set dışında çok zorlanmayan Federer,
Simon’u 6-3, 7-5, 6-2’lik setler
sonunda yenerek müthiş bir performansla yarı finale yükseldi.
8 Temmuz 2015 Çarşamba
Spor: Wimbledon 8. Günün Ardından
8. gün kadınlar çeyrek
final günüydü. İlk defa Wimbledon’da çeyrek final oynayan iki tenisçinin yani Garbine Muguruza ve Timea Bacsinzky’nin karşı karşıya
geldiği mücadelede kazanan 7-5 6-3’lük skorla İspanyol Garbine Muguruza oldu. Bir önceki turda 5 numaralı seribaşı Caroline Wozniacki’yi elemeyi başaran Muguruza, çeyrek finalde de Bacsinzky’yi eleyerek kariyerinde ilk
defa bir Grand Slam’de yarı finale yükselmeyi başardı. Ayrıca bu sonuçla Muguruza 1997 yılından beri Wimbledon’da
tek kadınlarda yarı finale çıkmayı başaran ilk İspanyol tenisçi oldu.
Spor: Wimbledon 7. Günün Ardından
Turnuvanın 7. Gününde tüm
zamanların en güzel eşleşmelerinden biri vardı. Bir dönemi beraber domine eden
iki önemli tenisçinin maçı vardı. Dünya 1 numarası Serena Williams’ın dördüncü turdaki rakibi ablası Venus Williams’dı. İki yaşayan efsaneyi
ve ayrıca buluşturan bu mücadele turnuvanın en kaliteli maçlarından biriydi.
Tenis kalitesi gerçekten çok iyiydi ve çok güzel bir maç oldu.
7 Temmuz 2015 Salı
Bu Hafta - 05 Temmuz 2015
Her zamanki gibi biraz geç
yazıyorum bu yazıyı. Umarım zamanında yazmaya başlarım ileride. Ama en azından
hafta bitmeden yazabildim.
Ne Okudum ?
Geçen hafta Erin
Morgenstern’in Gece Sirki isimli romanına başladım
demiştim. Bu hafta onu bitirdim. Gerçi biraz zor oldu çünkü başlarda
sıkılmıştım. Ancak ilerledikçe konu daha ilgi çekici hale geldi ve kısaca kitabı
sevdim diyebilirim. Bunun yanında bir de çizgi roman okudum. Yine çok fazla kitap
okuyamadım ama en azından iki tanesi bitmiş oldu. Çizgi romanın adı ise Deadpool Marvel Evreni’ni Öldürüyor’du.
Eğlenceli bir çizgi romandı, tabi bu ana karakterin yani Deadpool’un karakterinden de kaynaklanıyor. Ayrıca çizimleri ve
hikayenin gidişatı da güzeldi. Bunu da sevdim diyebilirim.
Ne İzledim ?
Bu hafta The Good Wife’ı izlemeye devam ediyorum,
ikinci sezonun ortalarındayım. Dizi harika gidiyor, Julianna Margulies (Alicia) ve Christine
Baranski (Diane) her zamanki gibi inanılmazlar. Daha çok Good Wife’a ve kitaplara yoğunlaştığım
için film izlemeye çok vaktim olmuyor aslında ama bu hafta La Strategie de la poussette ve Her’i izledim. La Strategie
de la poussette adından da anlaşılacağı gibi bir fransız filmiydi, komik
ama ortalama bir filmdi. Her ise çok
güzeldi. Filmde kullanılan renkler ve müzikler çok güzel bir etki yaratıyordu. Juaquin Phoenix, Amy Adams ve Rooney Mara
çok iyilerdi. Ancak asıl kahraman Scarlett
Johansson’ın sesiydi. Ayrıca filmde çok güzel detaylar da mevcuttu. Filmin
incelemesini yakın zamanda yazmayı düşünüyorum, o yüzden daha detaylı
anlatmayayım burada.
Ne Dinledim ?
Bu hafta Kongos’un Lunatic adlı albümünü dinledim. Lunatic zaten grubun tek albümü şimdilik ve ben de birkaç şarkısını
bilmeme rağmen tamamını dinleyememiştim. Alternatif rock türünde olan bu albümü
sevdim, Güney Afrikalı 4 kardeşten oluşan bu grubun biraz farklı ve güzel bir
stili var. Eğer siz de benim gibi Radyo
Eksen dinlemeyi seviyorsanız zaten grubun Come With Me Now ve I’m Only
Joking’i kesin duymuşsunuzdur. Ben
de ilk önce radyoda bu şarkılar ile karşılaşmıştım zaten. Bu ikisi dışında
sevdiğim birkaç şarkıları daha var tabi ama en sevdiklerimden biri Hey I Don’t Know oldu. Onu aşağıya
ekledim, bakabilirsiniz ama albümü ve diğer şarkılarını da dinlemenizi tavsiye
ederim. Bu hafta Kongos dışında bir
de AC/DC dinledim çünkü Spotify’a daha yeni geldi albümleri ve
ben de eski albümlerinden itibaren dinlemeye başladım. Daha bitmedi tabii ki
yeni gördüğüm için ama yine daha önce görmediğim güzel şarkılarını buldum.
Bence gelmiş geçmiş en iyi gruplardan biri AC/DC’dir
zaten. Onlardan da bir şarkıyı alta ekledim. (En sevdiklerimden biridir.)
5 Temmuz 2015 Pazar
Spor: Wimbledon 6. Günün Ardından
6. günde ise en önemli
kayıp yaşandı bence. Geçen senenin şampiyonu ve benim Wimbledon’da izlemeyi en sevdiğim oyunculardan biri olan Petra Kvitova sürpriz bir yenilgiyle
turnuvaya veda etti. Aslında sürpriz demek çok doğru da olmaz belki çünkü
rakibi eski dünya 1 numarası olan Jelena
Jankovic’ti. Sürpriz diye
nitelendirmemin nedeni Jankovic’in eski formundan uzak olması ve Kvitova’nın da son yıllarda Wimbledon’da çok iyi olmasıydı. Ancak Kvitova son yıllardan farklı olarak bu
sene bir hastalık sebebiyle her yıl Wimbledon
öncesi katıldığı Eastbourne’e
katılmamış ve hazırlık dönemini boş geçmişti. Son şampiyon, Jankovic’in müthiş direnişinin ve belki
de çok iyi bir hazırlık dönemi geçirmemesinin etkisiyle tunuvaya bu sene çok
erken veda etti.
Spor: Wimbledon 5. Günün Ardından
5. günün en beklenen maçı
ise turnuvanın şu ana kadarki en çekişmeli ve en heyecanlı maçıydı. O günün manşetlerinde
de bu beklenti açıkça görülüyordu. İngiltere’de manşetler Britanya 1 numarası
mı yoksa Dünya 1 numarası mı şeklindeydi. Dünya 1 numarası Serena Williams ile Britanya 1 numarası Heather Watson aradındaki bu müthiş mücadele kesinlikle görülmeye
değerdi.
Spor: Wimbledon 4. Günün Ardından
Bu sene düşüş yaşayan
tenisçiler arasında belki de en önemli isim Rafael Nadal. Wimbledon’da
2011’de oynadığı finalden beri iyi
bir sonuç elde edemeyen ve erken elenen Rafa
bu sene de turnuvaya erken veda etti. Turnuvanın ikinci turunda bir servis-vole
oyuncusu olan Dustin Brown ile
karşılaşan dünya 10 numarası Nadal,
rakibinin iyi file önü oyununa bir türlü çözüm üretemeyince Wimbledon’a üst üste üçüncü kez erken
veda etmekten kurtulamadı.
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Spor: Wimbledon 3.Günün Ardından
Dünya 1 numarası Serena Williams, ikinci turda Timea Babos ile karşılaştı. Mücadeleyi 1
saate yakın bir sürede kazanan 6-4 ve 6-1’lik setlerle kazanan Serena adını rahat bir şekilde ikinci
tura yazdırdı.
Spor: Wimbledon 2. Günün Ardından
Turnuvanın ikinci gününde
Roger Federer korttaydı. Centre Court’ta Damir Dzumhur
ile karşılaştı. Ekselansları bu sene
Roland Garros’ta da karşılaştığı
Boşnak rakibini yine rahat bir şekilde geçmeyi başardı. Federer maçı 6-1, 6-3, 6-3'lük setlerle 1 saat 7 dakikada kazandı.
Spor: Wimbledon 1. Günün Ardından
Aslında Wimbledon’daki ilk beş gün için bir
yazı yazmayı düşünmüştüm ancak sonra fark ettim ki yazacak bir sürü önemli maç
var o yüzden yine her gün için ayrı bir yazı yazmaya karar verdim. Açılış
günüyle başlayalım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)