28 Haziran 2015 Pazar

Spor: 2015 Wimbledon'dan Önce


Tarihin en prestijli turnuvalarından olan Wimbledon yarın başlıyor. Dört Grand Slam arasında belki de en özeli Wimbledon. Onu bu kadar özel yapan ise kendine özgü kuralları, saatlerce hatta günlerce sürmüş olan inanılmaz maçları ve tabii ki unutulmaz şampiyonlukları. Bir zamanlar Boris Becker’in domine ettiği daha sonra Roger Federer’in de egemen olduğu bu muhteşem turnuva, yine her zaman ki ihtişamlı çim kortuyla unutulmaz anlara sahne olmaya hazır. İşte böyle bir durumda bir yazı yazmamak olmazdı.



Wimbledon’da daha önce tarihe geçen bir sürü an oldu. Bunlardan biri çoğu kişininde bildiği gibi tüm zamanların en uzun tenis maçıydı. John Isner ile Nicholas Mahut arasında 2010 yılında oynanan o unutulmaz maç tam 11 saat 5 dakika sürmüştü ve ancak 3 günde tamamlanmıştı. Bir diğer unutulmaz maç ise Rafael Nadal ile Roger Federer arasında 2008 yılında oynanan finaldi. Nadal’ın 4 saat 48 dakikada galip geldiği bu efsane maç birçok otorite tarafından tüm zamanların en iyi maçı olarak görülüyor. Bunun dışında bence geçen sene oynanan Federer-Djokovic finali de muhteşem bir maçtı. Özellikle son iki seti gerçekten inanılmazdı.


Bu unutulmaz anlara bu sene bir yenisi de eklenebilir. Dünya 1 numarası Serena Williams, bu seneki ilk iki Grand Slam’i yani sırasıyla Avusturalya Açık ve Roland Garros’u kazanmayı başardı. Geçen sene de sezonun son Grand Slam’i olan Amerika Açık’ı kazanmıştı. Eğer Wimledon’ı kazanırsa bir takvim dışı Grand Slam yapmış olacak ve takvim Grand Slam’i yapma şansını da devam ettirecek. Uzun zamandır böyle bir başarı elde eden bir isim olmamıştı. Zaten takvim Grand Slam’i yapmayı başaran çok az isim var tarihte ve bence bunu en çok hak eden isimlerden biri kesinlikle Serena Williams. Umarım bu sene evindeki turnuvaya yani Amerika Açık’a Wimbledon şampiyonluğu ile gider ve bizde tarihi bir olaya şahit oluruz.


Wimbledon’la ilgili pek kısa olamasa da birkaç şey söylediğime göre biraz da bu seneki kuralardan ve heyecanı olabilecek ilk tur maçlarından bahsedeyim. Ayrıca yine Roland Garros için yaptığım gibi turnuva sonuna kadar mümkün oldukça yazmaya çalışacağım. Önce erkekler kurasından başlayalım. Roland Garros’ta hatırlayacaksınız Nadal, Djokovic ve Murray aynı yarıdaydılar. Bu sefer ise Federer, Nadal ve Murray aynı yarıya düştüler. Bu sene bence özellikle çimde Halle’de şampiyon olan Federer’in, Queen’s’de şampiyon olan Murray’nin ve onlara ek olarak Djokovic’in şampiyonluk şansları yüksek gibi ancak Nadal da bu sene performansında düşüş olamasına rağmen son birkaç yıldır sergilediği kötü çim kort performansından uzaklaşıyor gibi duruyor. Bu yüzden 
Nadal’ın da bu sene iyi bir turnuva çıkarabileceğini düşünüyorum.


Kadınlarda ise tabii ki en büyük favori katıldığı her turnuvada olduğu gibi Serena Williams. Ancak Wimbledon’da daha önce 2 kere şampiyon olmayı başarmış hatta biri geçen sene olan Petra Kvitova da bence turnuvanın ikinci önemli favorisi görülebilir. Bu sene düşüş yaşamış isimlerde biri olan Agnieszka Radwanska ise oynadığı son çim kort turnuvalarında gayet iyi bir performans göstererek eski formuna geri döndüğünün sinyallerini vermişti. Bu sene o da iyi bir turnuva geçirecektir muhtemelen. Senenin formda isimlerinden Angelique Kerber ise kariyerinin geçtiğimiz haftalarda ilk çim kort zaferini elde ederek iyi formunu devam ettirdi. Yine Kerber de turnuvanın iyi isimlerinden olmaya aday.


Son olarak da heyecanlı olabilecek ilk tur eşleşmelerinden bahsedeyim. Dünya bir numarası Novak Djokovic ilk turda Alman Phillip Kohlshreiber ile karşılaşacak. Bunun dışında Bolelli-Nishikori, Berdych-Chardy ve Almagro-Simon eşleşmeleri ilk turun izlenmeye değer eşleşmeleri gibi duruyor. Kadınlarda ise ilk turdaki Bencic-Pironkova, Riske-Safarova, Watson-Garcia ve Hantuchova-Cibulkova eşleşmeleri dikkat çekiyor. Yine çok heyecanlı bir turnuva bizi bekliyor ve yine gençlerden iyi performanslar ve sürprizler gelebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder